Osmanlı çeşme mimarisinin 5 eşsiz örneği
Osmanlı şehirlerinin meydanlarını süsleyen çeşmeler, adeta birer sanat abidesidir. Osmanlı döneminde yerleşim yerlerinin içinde yapılan ve hepsi de hayrat olan çeşmeleri şadırvan, sütun, meydan ve iskele çeşmeleri, duvar çeşmeleri şeklinde ayırmak mümkündür. Her dönemin sanat üslubunun özelliklerini taşıyan, mütevazi veya iddialı olabilen bu küçük sanat eserlerinin çoğu kitabeli olmakla beraber kitabesiz olanları da vardır. Sizler için, Osmanlı çeşme mimarisine dair 5 örneği derledik.
Giriş Tarihi: 07.04.2020
14:06
Güncelleme Tarihi: 07.04.2020
14:33
Mihrimah Sultan’ın çeşmeleri
Saray kadınlarının yaptırdığı çeşmeler arasında ikincisinin Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın kızları olan Mihrimah Sultan tarafından yaptırıldığını biliyor muydunuz?
Saray kadınların yaptırdığı çeşmeler arasında ikincisi Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın kızları olan Mihrimah Sultan'ın yaptırdığı Edirnekapı'da kendi adını taşıyan çeşmedir. Mimar Sinan'ın eseri Mihrimah Sultan Camii yakınında bulunan çeşmenin tam yapılış tarihi belli değildir ancak şu an üzerinde bulunan kitabeden çeşmenin doğal afetlerden etkilendiği ve 1729-1730 arasında Cağalzade İbrahim Bey tarafından yeniden yaptırıldığı anlaşılır. Ayrıca sultanın Arafat Dağı'ndan Mekke'ye döşettiği suyolu da bulunur.
İstanbul'un gerdanındaki inciler: Kadın çeşmeleri
Üsküdar'daki örneği klasik bir yapıda inşa edilen çeşme ise renkli taşların kullanıldığı bir kemer ile hareketlendirilmeye çalışılmıştır. Çeşmenin en üstünde yer alan korniş ve kemeri çevreleyen palmetler oldukça etkileyici bir görüntü meydana getirmektedir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'ın adına Sultan IV. Mehmed döneminde vakıf gelirleri ile yaptırılan çeşme, Üsküdar Meydanı'nda yer alan Mihrimah Sultan Camii önünde yer alır. Çeşmeyi lotus-palmet desenli bir korniş dolanmaktadır. Klasik üslupta inşa edilen çeşmenin sivri kemeri iki renkli taştan inşa edilmiştir. Sivri kemerin en üst noktasında sağ ve sol yanında rozetler yer almaktadır.
İyi bir nişancı olan III . Ahmed'in , seksen beş adımdan tek atışta bir altın dinarı tüfekle vurduğunu, dokuz yüz geze (arşın) ok atıp Okmeydanı'nda adına taş diktirdiğini biliyor muydunuz? Peki, Topkapı Sarayı'nın Bab-ı Hümayun kapısının karşısında, bir Lale Devri eseri olarak yer alan İstanbul'un ünlü çeşmelerinden birini yaptırdığını?
III. Ahmed Çeşmesi, Topkapı Sarayı'nın Bab-ı Hümayun kapısının karşısında, bir Lale Devri eseri olarak yer alır. Zarafetiyle görülmesi gereken bir çeşmedir. Topkapı Sarayı'nın giriş kapısı ile Ayasofya Müzesi arasında yer alan, İstanbul'un ünlü çeşmelerinden biridir. Bu çeşme, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın önerisiyle III. Ahmed tarafından Perayton isimli bir Bizans çeşmesinin yerine, Türk rokoko tarzının en güzel örneklerinden biri olarak 1729'da inşa ettirilmiştir. Eser, Mimar Ahmed Ağa tarafından yapılmıştır.
Osmanlı dönemi Türk sanatının çeşme mimarisinde meydana getirdiği bir şaheser olan bu abidevi çeşmenin kitabesinde belirtildiğine göre 1141 (172-829) yılında inşa edilmiş olup on dört kıtalık uzun tarih manzumesi Seyyid Vehbî'nindir. Ta'lik hatla yazılan bu uzun kaside her cephede çeşmelerin üzerine ve sebillerin yukarılarına işlenmiştir. Marmara'ya bakan taraftaki kitabeden öğrenildiğine göre bu eşsiz eserin yaptırılmasını Sadrazam Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa tavsiye ederek gerçekleşmesine ön ayak olmuştur.
III. Ahmed Çeşmesi hakkında 10 detay
I. Mahmud devrinde başta gümrük eminliği olmak üzere çeşitli görevlerde bulunan İshak Ağa'nın İstanbul'da beş çeşme yaptırdığı bilinmektedir. Çeşmelerin dördü Beykoz'da, biri Kireçburnu'nda bulunmaktadır. Bunlar arasında en muhteşemi, Beykoz Camii'nin (Mustafa Ağa Camii) karşısındaki ulu çınarın altında bulunan ve "Onçeşmeler" diye anılan meydan çeşmesidir.