Osmanlı'da sofra adabı nasıldı?
Hayatının her alanı inceliklerle örülü olan Osmanlı'da toplum hayatı, her bir ferdine verdiği anlam değer ilişkisi üzerinden inşa edilmiş huzur temelli bir yapıydı. Osmanlı'nın bu yapısında sofra adabı da yemek kültürü de önem arz ederdi. Peki, sofra adabına aykırı bulunan davranışlar nelerdi? II. Abdülhamid'le değişen saray geleneği neydi?
Giriş Tarihi: 31.05.2019
12:48
Güncelleme Tarihi: 23.06.2021
15:40
OSMANLI'DA SOFRA ADABINA AYKIRI OLAN DAVRANIŞLAR
Osmanlı'da genel olarak sofra adabına aykırı bulunan davranışlar şunlardı:
Yemeğe ev sahibinden önce oturmak, ondan da önce kalkmak Ev sahibinden önce sofraya el uzatıp yemeye başlamak
Ekmeği ve yemeği büyük lokmalar halinde almak Yemek yerken kaşığı ağzına sonuna kadar sokmak Yemek esnasında eliyle ekmek kırıntıları toplamak Sofrada devamlı birilerinin yüzüne bakmak Yemekte herkes elini çektiği halde yine yemeğe uzanmak Hoşaf içerken kaşığı önüne yakın bir yere silkmeden tekrar hoşaf kâsesine sokmak Kahve İçerken ağızla ses çıkarmak Suyu çok hızlı, şerbeti ise sonuna kadar içmek
OSMANLI SARAYLARINDAKİ SOFRA ADABI
Sarayda günde biri sabah, biri de ikindi vakti olmak üzere iki öğün yemek yenir. Yemek bitiminde gülsuyu ikram edilir. 16'ncı yüzyıldan itibaren ise emeğin ardından kahve içmek çok önemli bir gelenek haline gelir
ABDÜLHAMİD'LE DEĞİŞEN YEMEK GELENEĞİ
Fatih Sultan Mehmet döneminden II. Abdülhamit dönemine kadar Osmanlı padişahları yemeklerini yalnız yemeyi tercih ederdi. II. Abdülhamit ise bu geleneği bozarak eşiyle yemek yemeye başlar. Bu usul, Sultan Abdülaziz dönemine kadar sürmüş ilk defa Abdülaziz, İngiltere Veliahtı VII. Edward ve yakınları ile bir arada sofraya oturdu.
Selçuklularda yemekler tek kaptan ve kaşıkla yeniyordu. Yemek servisi sırasında sahan, bakır veya çiniden kâseler, sini ve testiler bulunurdu
Osmanlıdaki gelenek ve göreneklere göre, ikram edilen yemek geri çevrilmez ve saygıdan ötürü tadına bakılırdı. Yemeği veren kişi israfın önüne geçebilmek için küçük servis yapardı. Kadim kültürde de fazla yemek doğru değildir. Hatta Lokman Hekim: "Mide dolunca insanın düşüncesi, zekâsı uyur, durur." der.
Yemeği üfleyerek yeme ve yemeğin yavaşça yenmesi de Osmanlı kültüründe önemlidir. Türk gelenek ve göreneklerinde ev sahibi tarafından teklif edilen ikinci tabağı kabul etmek, ev sahibine yapılan bir iltifat olarak değerlendirilir.