Osmanlı lakapları ne anlama geliyor?
Matrakçı Nasuh, Ayıcı Arif Bey, Cenaze Hasan Paşa ve Pırasa Ahmet Paşa… Kimi fiziki özelliklerinden kimi karakterinden kimi de babasından dolayı bu lakapları aldı. Osmanlı dönemindeki devlet adamları icraatlarının yanı sıra bu sıra dışı lakapları ile de anılıyordu. Osmanlı lakapları konusunda araştırmalar yapan Erol Çağlar, Osmanlı devlet adamlarının hiç duyulmamış lakaplarını bir araya topladı. Sizler için Osmanlı döneminde kullanılan lakapları ve anlamlarını derledik.
Giriş Tarihi: 10.01.2019
15:18
Güncelleme Tarihi: 10.01.2019
16:13
1882 yılında Adana'da doğan Arif Bey, Mustafa Kemal Paşa'nın Harp Okulu'ndan sınıf arkadaşıdır. Mustafa Kemal'e benzerliği dolayısıyla zaman zaman paşanın dublörü olarak da vazife yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa'yla Milli Mücadele'yi başlatmak için Samsun'a çıkan 18 kişiden biridir. Ordu komutanlığı yaptığı sırada İnegöl civarında yavru iken alıp beslediği ayıdan dolayı "Ayıcı" lakabıyla anılmıştır.
Mora'da doğan Hakkı Bey'in asıl adı İbrahim olup şiirlerinde 'Hakkı' mahlasını kullanmıştır. 'Yekçeşm' lakabı tek gözü görmeyenlere verilir. 'Kör Hakkı' diye de anılmaktadır. İsmail Hakkı Paşa'nın oğludur.
Asıl adı, Nasuh bin Karagöz bin Abdullah el-Bosnavi'dir. Doğum tarihi ve yeri tam olarak bilinmeyen Matrakçı Nasuh, Saraybosna yakınlarında tahminen 1481'de doğmuştur. Dedesinin devşirme olduğuna dair kesin bilgiler vardır. Enderun'da eğitim görmüştür. 'Matrakçı' yahut 'Matraki' adıyla anılması kılıca benzer sopalarla oynanan ve eskrime benzeyen bir tür savaş oyunu olduğu bilinen 'matrak' oyununda çok usta olduğu içindir.
Doğum tarihi kesin olmamakla beraber nereli ve kimin oğlu olduğu da bilinmemektedir. Bazı kaynaklar Ünyeli olduğunu yazar. Kahveye düşkün olduğu için kendisine 'Tiryaki' lakabı verilmiştir.
Hüseyin Paşa'nın babası, Girit'in Kandiye şehrinden Tunus'a yerleşmiş Ali et- Türki isimli bir Osmanlı sipahisidir. Kaptan-ı deryalığa esnasında Venediklilerle yaptığı savaşta ağır bir şekilde yara alıp esir olmasına rağmen iyileşip döndüğü için İtalyanca 'yarı ölü, yahut ölüp dirilen' anlamında ki 'Mezzo- morto' ifadesinden bozma ' Mezamorta' lakabını almıştır.