Osmanlı lakapları ne anlama geliyor?
Matrakçı Nasuh, Ayıcı Arif Bey, Cenaze Hasan Paşa ve Pırasa Ahmet Paşa… Kimi fiziki özelliklerinden kimi karakterinden kimi de babasından dolayı bu lakapları aldı. Osmanlı dönemindeki devlet adamları icraatlarının yanı sıra bu sıra dışı lakapları ile de anılıyordu. Osmanlı lakapları konusunda araştırmalar yapan Erol Çağlar, Osmanlı devlet adamlarının hiç duyulmamış lakaplarını bir araya topladı. Sizler için Osmanlı döneminde kullanılan lakapları ve anlamlarını derledik.
Giriş Tarihi: 10.01.2019
15:18
Güncelleme Tarihi: 10.01.2019
16:13
BABADAN OĞULA GEÇEN İSİMLER
Eski İstanbul semtlerinin isimlerine bakıldığında Koca Mustafa Paşa, Cerrah Paşa gibi isimlerin karşımıza çıktığını görürüz. Paşaların isimleriyle anılan mahalleler de vardır. Çünkü onlar o mahalleleri kurup, mahallelerin merkezine bir de külliye yapmışlardır. Külliyenin merkezine bir cami, etrafına da mektep, medrese, kütüphane gibi vakıf binaları yaparak bölgeye hizmet etmişlerdir.
Varlığı, varidatı çok ise kervansaray, han gibi sosyal anlamda görev icra edecek kamu binaları kurmuşlar, çeşme ve sebiller yaptırmışlar ve halkın ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Onlardan bir tanesi de İstanbul'da doğan Hekimoğlu Ali Paşa'dır . I. Mahmut ve III. Osman dönemlerinde üç defa sadrazamlığa gelmiştir. Lakabı babasından gelmektedir. Babası, Venedik asıllı İtalyan bir mühtedidir ve Müslüman olunca Hekimbaşı Nuh Efendi ismini almıştır. Koca Mustafa Paşa semtinde Hekimoğlu Ali Paşa Camii'ni ve külliyesin, yaptırmıştır.
OSMANLI LAKAPLARI, EROL ÇAĞLAR
Kimi zaman över ve hoşnut eder kimi zaman da kötüler ve sinirlendirir… Fiziksel özelliklerden de yakıştırılabilir, karakteristik özelliklerden de… Ve çoğu lakabın, öğrenmesi oldukça keyifli bir hikâyesi vardır. İşte "Osmanlı Lakapları" da sizi geçmişe götürerek o dönemdeki devlet adamlarının hiç duymadığınız lakaplarının hikâyelerini anlatıyor. Üstelik bu isimleri neden aldıklarını anlatırken onların kısa hayat hikâyelerine de yer veriyor. Kaltakçızâde Halil Efendi, Matrakçı Nasuh, Ayıcı Arif Bey, Cenaze Hasan Paşa, Pırasa Ahmet Paşa, Öküz Kara Mehmet Paşa…
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın...
MÜFTÜZADE AYAKLI KÜTÜPHANE MEHMET EMİN EFENDİ
Mehmet Emin Efendi, 19'uncu yüzyılda yaşamış olan derin bir bilgiye sahip ilim insanıdır. Yaşadığı dönemde kendisine Hafız-ı Kütüb denir . Yani kitapları ezberleyen kütüphane görevlisidir. 1990'lı yıllara kadar, daha bilgisayarların aktif kullanılmadığı dönemlerde, kütüphanelerde bibliyografya fişleri taranırdı. Kocaman bir dolap vardı ve harfler alfabetik olmak üzere her kitabın ismi bir harf kutusu içindeydi. Oradan kitabın yahut yazarın adı bulunuyordu. Sonra demirbaş numarası kütüphaneciye veriliyor, o da kitabı getiriyordu. Bunun öncesinde mesela Ayasofya'daki Sultan Abdülhamit Kütüphanesi'ne gidip hafız-ı kütübe diyorsunuz ki: 'Leyla ve Mecnun var mı?' O da olduğunu söylemekle kalmıyor, ortasından veya sonundan bir on beyit okuyuveriyor. Çünkü ezbere biliyor. Mehmet Emin Efendi de böyle bir zat olduğu için ona 'Ayaklı Kütüphane' lakabı verilmiş.
RÜSTEM PAŞA: KEHLE-İ İKBAL
"Kehle-i İkbal " lakabıyla anılan Damat Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan'ın eşi, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın damadı. Lakabı ise 'Kehle-i İkbal'dir. Kehle-i İkbal, şansı bit sayesinde açılan adam anlamına gelir.
III. Selim döneminde sadrazamlık ve valilik görevlerinde bulunan Keçiboynuzlu İbrahim (Hilmi) Paşa, gençliğinde çok zayıf olduğu için keçiboynuzuna benzetildiği için "Keçiboynuzu" lakabını alır.