Arama

Osmanlı medeniyetinin hassasiyeti "sadaka ve yitik taşları"

Osmanlı'nın toplumsal ilişkilerdeki nezaket ve hassasiyetini gözler önüne seren gelenek ve uygulamalar, yeni nesillere yol gösterici bir mahiyettedir. Cami duvarlarına oyularak yapılan, yardımlaşmanın gizliliğini esas alan sadaka taşları ile güven duygusunun pekiştiği yitik taşları Osmanlı medeniyetinin, insana verdiği önemin bir göstergesi olarak öne çıkar.

Sözlükte gerçek olmak, doğruluk gibi anlamlara gelen sıdk kökünden türeyen sadaka kelimesi İslam'da Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için ihtiyaç sahiplerine yapılan gönüllü veya zekât gibi dinen yapılması zorunlu, nakdi ve ayni yardımları ifade eder.

Sadaka taşları, genellikle, birkaç sokağın birleştiği bir köşede; İmaret veya diğer sosyal yardım kurumlarının yakınlarında; tekke, dergâh, zaviye, mezarlık, türbe gibi yerlerin yakın çevresinde ve mescit, camii gibi ibadethanelerin yakın çevresinde bulunmaktaydı.

Peygamberimiz Ramazan ayını nasıl geçirirdi?

Sadaka taşları aracığı ile çoğunlukla nakdi yardım yapılsa da bazen ayni yardım da yapılıyordu. Nakdî yardım özellikle uçup kaybolmaması için de kâğıt para yerine madeni paralar bırakılarak yapılırdı.

Aynî yardım ise giyim, kuşam eşyaları ve çeşitli besinler bırakılarak yapılıyordu. Fakirler sadaka taşında birikenlerden sadece ihtiyacı olan şeyleri ve muhtaç olduğu miktar kadarını alarak, kalanını başkalarına bırakmaya özen göstermişlerdir. Bu kanaat ve diğergamlık her türlü takdire layıktır.

Sadaka taşları, Osmanlı İmparatorluğu'nun hâkim olduğu coğrafyada yaygın bir şekilde kullanılmış ve günümüzde de koruma altına alınması gereken kültürel unsurlar arasına girmiştir. Çeşitli bölgelerde "Zekat Taşı", "Zekat Kuyusu", "Dilenci Mihrabı", "Hacet Taşı", "İhtiyaçgâh", "Fıkara Taşı", "Hayrat Deliği" gibi isimlerle de anılmakta olan bu taşların, genellikle, cami, tekke, medrese avluları, çeşme başları, üç beş semtin birleştiği köşelere, fakir, muhtaç, hasta insanların barındığı yapıların önlerine (Üsküdar'daki Miskinler Tekkesi gibi) dikildiği görülmektedir.

Ramazan'ın vazgeçilmez sahur eğlencesi: Karagöz ve Hacivat

Osmanlı devletinde uygulanan sadaka taşları genellikle 2 metre boylarında, silindir şeklinde olup şehirlerde, kasabalarda, cami ve hastane yanı gibi yerlere kurulurdu. Herkesin ulaşımının kolay olduğu yerlere kurulduğu gibi sadaka veren ve alanın gözükmemesi için tenha yerlere de konulurdu. İhtiyaç sahipleri ihtiyacı kadar sadaka alıp, bu olgudan istismar etmeden faydalanırdı.

  • 7
  • 10
Yitik taşları
Yitik taşları

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." inanç ve felsefesiyle kurulan Osmanlı Devleti'nde insan onuru her şeyin üzerindedir. Herkes gibi fakir insanın da bir onuru olduğu unutulmamış, yardım ederken hep bu bilinç ve incelik içinde davranılmaya özen gösterilmiştir.

Osmanlı döneminde, sadaka alanın ve verenin birbirini görmemesi için oluşturulan sadaka taşlarını biliyorduk ama "yitik taşını" duyan çok az kimse vardır. Yitik taşları da sadaka taşı gibi önemli bir uygulamaydı.

Ramazan hikayeleri; Bin salavata satılan zırh

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN