Osmanlı sarayı hakkında bilgi veren ilk Batılı seyyah; Ottaviano Bon kimdir?
Osmanlı sarayı hakkında bilgi veren ilk Batılı seyyah Ottaviano Bon, bir elçilik ziyareti sırasında İstanbul'a geldi. Ziyaret ettiği Topkapı Sarayı'nda birçok yeri görebilen Bon'un kaleme aldığı eser, Avrupa'da büyük yankı uyandırdı. Peki, Batılı seyyahın gözünden Osmanlı divan teşkilatında bir gün nasıl geçerdi? Divan üyelerinin oturma düzeni nasıldı?
Giriş Tarihi: 10.03.2020
15:53
Güncelleme Tarihi: 10.03.2020
16:14
Ve öteki tarafta, defterdarlara karşı nişancı, elinde kalemi ve yöresinde yardımcıları ile oturur. Reis'ül küttab, genellikle vezirin yakınında bulunur, çünkü vezir birçok halde onun düşüncesine başvurur. Odanın ortasında oturumla ilgili olanlar ayakta dururular.
Sonra hepsi bir araya gelirler ve herkes yerine otururlar; davalılar (ki avukata gereksinmezler anacak birçok hallerde çavuşlardan yardım görürler, çünkü herkes kendisi için konuşabilir) ileri çıkar ve birbirlerine davalarını anlatmaya başlarlar.
Kendilerini adalete ve veziriazamın kararına havale ederler. O da eğer uygun görürse her şeyi halleder. Öteki paşalar konuşmazlar, yalnız dinlerler, sadrazam onların görüşlerine başvurana kadar (genellikle onlara sorulur) beklerler.
Çünkü veziriazam işin esasını anladıktan sonra kararı ötekilere bırakır; örnek olarak eğer konu Medeni Kanunu (şeriatı) ilgilendiriyorsa kazaskerlere; eğer bir hesap işi ise defterdarlara, sahtekarlık konusuysa (padişahın tuğrasını taklit etmek gibi) nişancıya, tacirleri ve malları ilgilendiriyorsa ( ki o konuda önemli zorlukları çıkarabilir) yanında oturan paşalardan birine verir.
Böylece öğle vaktine kadar olan zamanı kullanırlar; o saatte başvezir yemek getirilmesini emrede r ve görevliler dışındakiler derhal çıkıp giderler. Oda böylece boşalınca şu biçimde sofralar kurulur: Veziriazamın önünde bir sini getirilir. Veziriazam paşalardan biri ile (en çok ikisi ile) birlikte yer; benzeri siniler birlikte yemek yiyen öteki vezirler için (bir diğeri kazaskerler, bir tanesi defterlar ve aynı şekilde nişancı) hazırlanır.
Elbiselerini temiz tutmak için herkesin dizleri üstüne koyduğu bir peçetesi vardır. Sözü edilen bakır tabakların yöresine büyük miktarda ekmek konulmuştur. Derhal et getirilir ve garip bir biçimde hazırlanmış büyük porsiyonlar olarak tabaklar içinde önlerine konulur. Bir porsiyon yenir yenmez hizmetkarlar hemen yerine ikinci bir porsiyon getirir ve koyarlar. Yemek listesi genellikle çeşitli biçimlerde hazırlanmış koyun eti, hindi, kaz, kuzu, tavuk, pirinç ve baklagiller çorbası, sonunda hamur tatlısıdır. Çok kısa bir aralıkta yemeklerini bitirirler. Sofrada kalanları da divan görevlileri yerler ancak bunların kendi mutfaklarından getirilen ek yemekleri olur.
Öğle yemeği bittikten sonra başvezir öteki paşalarla birlikte ve onların düşüncelerine başvurarak genel işlere bakmak üzere az bir zaman ayrılır; sonun kendi başına sonuç alır, sorunları çözer ve o günkü işleri ve yaptıklarını kısaca anlatmak için padişahın yanına gitmeye hazırlanır. (Dört divan gününden ikisinde, Pazar ve Salıda böyle hareket etmek adettir)
Bu nedenle padişah da kabul odasına gider, orada bir sedir üstüne oturur kapıağasını gönderir. Önce kazaskerleri çağırır, onlar derhal yerlerinden kalkar, veziriazama selam verir, kapıağasının eşliğinde giderler.
Kağıağası ve Kapıcıbaşı ellerinde gümüş asalarıyla önde giderler; böylece padişaha bilgi verir ve görevleri bakımından onu bilgilendirirler. Bu iş tamamlanınca kendilerine (o gün için) izin verilir ve doğrudan evlerine giderler. Onlardan sonra defterdarlar çağrılır. Onlar da aynı şekilde padişahın önüne getirilirler, sadece baş defterdarların konuşmasına izin verilir. Onlar da konularını anlattıktan sonra izin alıp ayrılır ve yerlerini vezirlere bırakırlar.
Vezirler en son olarak çağrılırlar, sıra halinde hep birlikte ve iki gümüş asalının yönetiminde padişahın huzuruna girerler. Burada odanın bir tarafında elleri göğüslerinde kavuşturulmuş olarak dururlar, başlarını saygı ve alçakgönüllülük işareti olarak eğik tutarlar ve burada hiçbirisi konuşmaz, sadece veziriazam konuşur ve uygun gördüklerini anlatır, dilek ve önerilerini teker teker açıklar.