Osmanlı sarayı hakkında bilgi veren ilk Batılı seyyah; Ottaviano Bon kimdir?
Osmanlı sarayı hakkında bilgi veren ilk Batılı seyyah Ottaviano Bon, bir elçilik ziyareti sırasında İstanbul'a geldi. Ziyaret ettiği Topkapı Sarayı'nda birçok yeri görebilen Bon'un kaleme aldığı eser, Avrupa'da büyük yankı uyandırdı. Peki, Batılı seyyahın gözünden Osmanlı divan teşkilatında bir gün nasıl geçerdi? Divan üyelerinin oturma düzeni nasıldı?
Giriş Tarihi: 10.03.2020
15:53
Güncelleme Tarihi: 10.03.2020
16:14
Öğle yemeği bittikten sonra başvezir öteki paşalarla birlikte ve onların düşüncelerine başvurarak genel işlere bakmak üzere az bir zaman ayrılır; sonun kendi başına sonuç alır, sorunları çözer ve o günkü işleri ve yaptıklarını kısaca anlatmak için padişahın yanına gitmeye hazırlanır. (Dört divan gününden ikisinde, Pazar ve Salıda böyle hareket etmek adettir)
Bu nedenle padişah da kabul odasına gider, orada bir sedir üstüne oturur kapıağasını gönderir. Önce kazaskerleri çağırır, onlar derhal yerlerinden kalkar, veziriazama selam verir, kapıağasının eşliğinde giderler.
Kağıağası ve Kapıcıbaşı ellerinde gümüş asalarıyla önde giderler; böylece padişaha bilgi verir ve görevleri bakımından onu bilgilendirirler. Bu iş tamamlanınca kendilerine (o gün için) izin verilir ve doğrudan evlerine giderler. Onlardan sonra defterdarlar çağrılır. Onlar da aynı şekilde padişahın önüne getirilirler, sadece baş defterdarların konuşmasına izin verilir. Onlar da konularını anlattıktan sonra izin alıp ayrılır ve yerlerini vezirlere bırakırlar.
Vezirler en son olarak çağrılırlar, sıra halinde hep birlikte ve iki gümüş asalının yönetiminde padişahın huzuruna girerler. Burada odanın bir tarafında elleri göğüslerinde kavuşturulmuş olarak dururlar, başlarını saygı ve alçakgönüllülük işareti olarak eğik tutarlar ve burada hiçbirisi konuşmaz, sadece veziriazam konuşur ve uygun gördüklerini anlatır, dilek ve önerilerini teker teker açıklar.
Padişah okuduktan sonra vezir bunları geri alır, ipekten koyu kırmızı küçük bir torbaya yerleştirir, alçakgönüllülüğünü gösterir biçimde bunları tekrar şevketmeabın önüne koyar (ki bunlar daha sonra hat-ı hümayun olarak arz edilenin gerektiği biçimde yazılacaktır).
Eğer padişah kendisinden daha başka bir şey istenmiyorsa (öteki paşalar bu sırada bir tek sözcük söylenmezler) hepsi birden İkinci Kapı'daki atlarına biner ve kendilerine bağlılıklarını belirten kişilerin eşliğinde ayrılır ve evlerine giderler. Veziriazama daha onurlu olduğu ve kendisine müsaade edildiği için genellikle atlı yüz çavuz eşlik eder ve evine götürürler. Böylece divan, üç saati öğleden sonra olmak üzere o gün içerisinde bitmiş olur.
Padişahın huzuruna çıkılmadığı günlerde ise işleri daha önce bitirirler. Veziriazam üzerine söylenenler, onu yokluğunda kaymakam için de aynen uygulanır.
Şunu da eklemek gerekir ki bazen yeniçeriağası ve kaptanpaşa da İstanbul'da iseler orada yapılacak işleri varsa divana gelirler. Yalnız bunlardan kaptanpaşa huzura girer (ki o da yalnız öteki paşalarla birlikte olabilirler) onun işi de tersane ve gemiler hakkında zat-ı şahaneye bilgi sunmaktadır. Divandaki yeri aynı sıradadır ancak paşaların en sonuncusunun sonunda oturur
Eğer kendisi de bir vezir ise (ki birçok hallerde öyledir) derecesine göre ikinci, üçüncü ya da dördüncü sırada yer alır. Fakat yeniçeriağası divanda oturmaz, ikinci kapıda sap taraftaki galeride oturur.
Olağanüstü hallerde ise o da huzura girer. Böyle durumlarda önce o kabul edilir ve padişah tarafından çağrıldığı için divan sona erene kadar oturur. Oradan ayrılan büyük kişilerin sonuncusudur, çorbacı ve yeniçerilerle yaşadığı kendi konağına gide.