Osmanlı sıbyan mekteplerinde eğitim sistemi
Çocuklara okuma yazma öğretmenin yanında dinin adap, erkan ve Kur'an-ı Kerim eğitim veren sıbyan mektepleri, Osmanlı döneminde oldukça özen gösterilen kurumlar arasındaydı. "Çocuk yaşken eğilir" anlayışını düstur edinen Osmanlı medeniyeti, her şeyden evvel çocukların eğitimine odaklandı. Çocuk eğitiminin bu denli üzerine titrendiği bir imparatorlukta, eğitim sistemi nasıldı, sıbyan mekteplerinin işlevleri nelerdi, Osmanlı'daki sıbyan mektepleri hangileriydi? Tüm bu soruların cevabını siz Fikriyat okurları için inceledik.
Giriş Tarihi: 03.01.2020
11:31
Güncelleme Tarihi: 03.01.2020
11:33
Günümüzde eğitimi kolaylaştırma, oyunla öğretme metodu; Osmanlı döneminde de kullanılan yaygın bir sistemdi. Elifbedeki harfler kimi zaman hece tekerlemeleriyle ezberlenir, kimi zaman da muallimler tarafından şekil itibariyle benzedikleri nesneler üzerinden tanıtılır ve çocuğun zihnine bu şekilde yer etmesi sağlanırdı.
Örneğin; "elif" oklava gibi; "be" çanak gibi…
"Hep bir ağızdan söylenen dua veya ilahi" olarak adlandırılan "gülbank", Yeniçerilerde olduğu gibi sıbyan mektebi öğrencilerinin arasında da yaygındı. Öğrenciler bu gülbankları hep bir ağızdan ve yüksek sesle okurdu. Çocuklara ezberletilen ilahilerin çoğunluğu Yunus Emre ile Niyazi Mısri'den seçilmişti.
Meşrutiyet devrinde de eski ilahiler mahalle ve köy mekteplerinde kalmış, iptidai (ilkokul) adını alan yeni okullarda, programa eklenen musiki derslerinde vatani şarkılar ve marşlar okunmaya başlanmıştı.
Erhan Afyoncu'nun mezkur yazısına göre, öğrenciler Kur'an'da belli bir yere geldiğinde hocasının elini öpüp, hocanın yardımcılarından biriyle evine giderdi. Evde büyüklerinin elini öperek eğitiminin belli bir seviyeye geldiğini gösterirdi. Öğrencinin ailesi durumlarına göre hocanın yardımcısına bir hediye verirdi.
Öğrencilerin hatim indirmelerinde tören yapılırdı. Öğrencinin ailesi ziyafet hazırlar, hocaya hediyeler verirdi.
Sıbyan mekteplerinden sonra öğrenciler hangi alanlara yöneldi?
İlk okuma yazma tahsilinin verildiği bu mektepler, Osmanlı döneminde 19. yüzyıla kadar mecburi değildi. Koçu'nun mezkur eserinde aktardığına göre ailelerin çocuklarını bu mekteplere göndermesi toplumsal düzende bir statü göstergesiydi.
Sıbyan mekteplerinde eğitim üç veya dört yıl sürerdi. Öğrenciler maddi durumları ve yeteneklerine göre seçimlerde bulunurdu. Genellikle maddi durumu iyi olan esnaf ve tüccar çocukları, Kur'an-ı Kerim'i öğrendikten sonra mektepten alınırdı. Okuma yazma öğrenen ve bu konuya istidadı olan çocuklar, gelecekte devlet kapısına girme hayalleri taşıyorsa bir kaleme katip adayı olarak girerdi. Tahsil hayatına devam edecek çocuklar ise bir medreseye talebe olarak yazılırdı.
Osmanlı’daki sıbyan mektepleri hangileriydi?
Osmanlı dönemindeki sıbyan mektepleri, külliye içinde yer alan ve mahalle içindeki tek yapılar olmak üzere iki şekilde görülüyordu.
Osmanlı döneminde yapılmış birçok sıbyan mektebine günümüzde de rastlayabiliyoruz. İstanbul'da ilk defâ Fâtih Sultan Mehmet'in Fâtih Câmii yanında yaptırdığı sıbyan mektebinden, Ayasofya'nın bahçesindeki Sultan 1. Mahmut'un yaptırdığı sıbyan mektebine, Eyüp'te Mihrişah Vâlide Sultan'ın cülûs yolunda, kendi türbesinin karşısında yaptırdığı sıbyan mektebinden, İstanbul'daki sıbyan mektepleri arasında en büyüğü olan Cevrî Kalfa Sıbyan Mektebi'ne, Vefa'daki Recai Efendi Sıbyan Mektebi'ne kadar sayısız sıbyan mektebi mevcuttur.
Recai Efendi Sıbyan Mektebi ile ilgili yazımıza ulaşmak için tıklayabilirsiniz.
Piyer Loti Tepesi'nde İdris-i Bitlisî tarafından yaptırılan sıbyan mektebi şimdilerde mescid olmuşken, Mihrişah Sultan'ın yaptırdığı ise ney, hat, kaleografi, paleografi dersi verilen bir kurs mekanıdır.