Osmanlı silah sanayisiyle tarihe damga vurdu
Bir devletin tarih sahnesinde hem var olabilmesi hem de önemli rol oynayabilmesi için en başta gelen şart kendi silah sanayiini oluşturmasıdır. Osmanlılar, bunu başardıkları için tarihe damgalarını vurmuşlardı.
Giriş Tarihi: 22.09.2019
10:21
Güncelleme Tarihi: 22.09.2019
11:24
Osmanlılar top ve tüfeği geliştirip, öncü rol oynadılar. Sık sık yapılan savaşlar askeri melezlenme ve farklı savaş taktiklerinin öğrenilmesini hızlandırdı. Osmanlılar gerektiğinde Urban, Jörg von Nürnberg gibi yabancı usta ve uzmanları kullandılar. Osmanlı, büyük bir imparatorluk ve buna bağlı sınırsız imkânlara sahipti. Sınırsız, güherçile, bakır, demir ve kükürt kaynağı vardı. Düşmanla mücadeleyi gaza olarak kabul eden, savaşa uygun bir toplum yapısına sahipti. Osmanlı ordusunun gelişmiş ikmal ve iaşe sistemi de düşmanlarına karşı en önemli üstünlük sebeplerinden biriydi.
İlk toplar dövme demirden yapılmıştı. Başlangıçta küçük boyutlu olan bu toplar, 14. yüzyılın sonundan itibaren ağırlığı 6-16 ton arasında değişen büyük ebatlı toplara dönüştüler ve namlu ağızları 80 cm'ye kadar yükseldi. Avrupa bu tip topları üretmekten zamanla vazgeçerken, Osmanlı bu devasa topları üretmeye bir süre devam etti. Osmanlı topları çoğu Avrupa toplarından daha uzundu ve o dönemin en büyük toplarıydı. Fatih'in kullandığı toplar 17-18 ton ağırlığındaydı. Bu topların ağırlığı ve taşınmasının güçlüğü yüzünden Osmanlı ordusu bazı topları kuşatma mahallinde dökmekteydi. Osmanlı yönetimi zamanla dövme toptan vazgeçerek, dökümhanelerde tunçtan top üretmeye başladı.
Osmanlılar havan topunu, bomba ve humbarayı da etkin bir şekilde üretip, kullanıyorlardı. Osmanlı top sanayiinin merkezi olan Tophane-i Âmire'de değişik boylarda top üretimi yapılmaktaydı. Bu toplar arasında en heybetlisi şaykaydı. Şayka, dışında Osmanlılar yine oldukça büyük boyutlu balyemez ve orta boyutta kolunburna toplarını ve daha küçük çapta ise, bacaluşka, kulverin, darbzen ve şahi toplarını üretmekteydiler.
En küçük çapta ise günümüz bazukalarına benzer ve yeri geldiğinde bir kişinin taşıyabileceği şakaloz, prangı ve saçma gibi topları üretmekteydiler. Osmanlı ordusu, sanılanın aksine büyük top değil, hareketli küçük ve orta boyutlu topları daha çok kullanıyordu. Osmanlı topları metalürjik açıdan belli bir kaliteye sahiptiler. Toplar yüzde 10,15 kalay ve yüzde 89.58 bakır içeriyordu. Bu oran mükemmel kalitede top üretimi sağlayan bir alaşım oranıydı. Osmanlı silah sanayiinin en büyük zafiyeti ise standardizasyon eksikliğiydi. Her topun ve her güllenin çok farklı boyutları vardı ve bu durum büyük karmaşaya sebep oluyordu.
Osmanlı, tüfek üretiminde dünyanın önde gelen sanayilerinden birine sahipti. 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı ordusu kullandığı fitilli tüfek mekanizmalarında en önde gelen ülkeydi. Avrupalı gözlemciler, Türk tüfeklerinin metalinin iyi kalitede olduğunu özellikle belirtirler. Osmanlı tüfeklerinde kullanılan spiral halinde dürülen yassı çelik levhalar, barutun yanması esnasında ortaya çıkan basınca namlunun yüksek mukavemet göstermesini sağlamaktaydı.
Osmanlı tüfeklerinin namluları daha kaliteli madenden yapılıyor, yassı çelik teknolojisi kullanıyor ve daha yüksek menzilde atış yapıyordu. Bu kalitesinden dolayı Osmanlı tüfekleri her yerde aranır hâle gelmişti. İran'daki Safevî Devleti, Hindistan ve Endonezya'daki Müslüman emirlikler, hatta Çin bile Osmanlı tüfeğinin peşine düşmüştü. Osmanlı ateşli silah teknolojisinin ana tüketim maddesi olan barutun imalatına da özel önem gösterilmekteydi. Barutun ham maddesi olan güherçile (potasyum nitrat) imparatorluğun, çok farklı bölgelerde çıkarılmaktaydı.
Osmanlılar güherçile üretiminde kendi kendine yeten bir devletti ve düşmanlarına karşı en büyük üstünlüklerinden biri de buydu. Barut, 106.432 kıyye güherçile (% 75), 17.024 kıyye sülfür (% 12) ve 19.152 kıyye odun kömürü (% 13) şeklindeki karışım oranlarından hareketle, üretiliyordu. Avrupa standartlarıyla aynı çizgi ve aynı kalitedeydi.