Osmanlı sokaklarında neler satılırdı?
Osmanlı toplumu içerisinde seyyar satıcıların ayrı bir yeri vardı. Her satıcının sesi, makamı, söylediği maniler ayrı, her birinin mahalleden geçiş saati farklıydı. Seyyar satıcılar gün doğumuyla başlayıp gecenin ilerleyen saatlerine dek sokak aralarında ya da meydanlarda satış yapardı. Peki, Osmanlı sokaklarında neler satılırdı?
Giriş Tarihi: 11.03.2020
09:27
Güncelleme Tarihi: 30.07.2023
11:27
📌 Su genellikle sebillerden temin edilirdi. Sakalar sadece İstanbul halkının değil Yeniçeri Ocağı'nın suyunu da temin ederlerdi. Padişahın sarayında su teminine ayrı bir önem arz ederdi ki bu işten sakacıbaşı sorumluydu.
Sakacıbaşı sarayın su hizmetlerini kendisine bağlı görevliler vâsıtasıyla yürütürdü. Suyu bir gelir aracı olarak görenlerin dışında bir de bu işi sadece hayır vesilesi olarak gören sakalar da vardı. Örneğin, derviş sakalar adı verilen bir zümre, halka parasız su dağıtırdı.
Esnafın rehberi Ahilik ve değerleri
📌 Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı başkentini ziyaret eden İtalyan Luigi Bassano 'ya göre de, su dağıtımı Türklerin hayırseverliği söz konusu olduğunda önemli bir yere sahipti.
Bazı kimseler büyük masraflara rağmen evlerinin yakınlarına getirdikleri borular sayesinde insanların hem abdest almalarını hem de susuzluklarını gidermelerini sağlarlardı.
📌 Yine, esnaflarda dükkânlarının önüne koydukları su dolu küpler ile yoldan geçenlerinin susuzluklarını gidermeleri ne yardımcı olurlardı. Bazı sakalar, dörtgen bir kumaşla örttükleri büyük bir küpü omuzlarında taşır, elinde gümüş bir tas ile şehir boyunca yürüyerek insanlara Allah rızasını kazanmak için su dağıtırlardı.
İstanbul'da Hamidiye, Kayışdağı, Taşdelen, Çamlıca, İzmir'de Osmanağa suyu gibi lezzetli sular cadde ve sokaklarda satılırdı.
Geçmişin temaşası: Kaybolan Osmanlı meslekleri
📌 Osmanlı döneminde et, Anadolu, Eflak, Boğdan, Trakya (Kavala), Bulgaristan, Makedonya (Selanik), Teselya ve Mora 'dan sağlanırdı. şehrin çeşitli yerlerinde; deniz kıyısında Eğrikapı, Eyüp, Balat, Eminönü ve Üsküda r'da kesim yerleri yapılırdı.
İstanbul'un et ihtiyacının temini çok önemli olduğu için devlet adamları bu duruma büyük ihtimam gösterirlerdi.
📌 Kasaplık mesleği ile uğraşanlar sürekli hayvan kesip, kan ve et ile iç içe oldukları için devlet tarafından 6 ayda bir izin verilir ve belli bir süre bahçıvanlık işi ile meşgul olması sağlanırdı. Bu uygulama ile kasapların merhamet gibi insani duygularını kaybetmelerinin önüne geçilirdi.
Ciğer kebabı da denilen ciğerler, seyyar satıcılar tarafından sokaklarda satılırdı. Uzun sırıklara takılan ciğerler, müşterinin talebine göre servis edilirdi.