Osmanlı tarihinde yaşanan 8 ilginç hadise
Asırlar boyunca 3 kıtada hakimiyet gösteren Osmanlı Devleti, tarihi boyunca padişaha "ateş dilekçesi" yoluyla sesini duyurmaktan tutun da devlet memurlarının yazlık evlerine gidiş tarihini düzenleyen "yalıya çıkma nizamına" kadar pek çok farklı hadiseye tanıklık etti. Bu olaylardan bazıları sosyal hayatın renkli portrelerini bize sunarken bazıları da şaşkınlığa uğrattı. İşte Osmanlı tarihinden yaşam dolu 8 ilginç hadise…
Giriş Tarihi: 30.06.2020
15:02
Güncelleme Tarihi: 08.03.2021
11:49
Tanzimat'tan önce, İstanbul'da padişahtan başka ancak üç kişi ata binme hakkına sahipti. Bu kişiler, ilmiye sınıfına mensup şeyhülislam, Rumeli kazaskeri ve Anadolu kazaskeriydi. Vezirler ve devlet ricalı ancak bir imtiyaz ile ata binebilirdi. Bir kişinin memuriyeti ve serveti ne olursa olsun büyük şehir içinde ata binemezdi.
Uzunluk hesaplarıyla porsiyonlanan yemekler
Osmanlı zamanında aşçı dükkanlarında porsiyon usulü yerine uzunluk, ağırlık, sayı ve lokma hesabıyla yemek verilirdi. 1640 yılında Sultan İbrahim zamanında tanzim edilen bir narh defterine göre o devirde şiş kebabı arşın üzerinden, yahni, kuşbaşı kebap, pilav tartıyla ve adetle lahana dolması satılmaktaydı. Reşat Ekrem Koçu'nun naklettiğine göre narh defterinde yer alanlar:
"Sığır yahnisi (okkası) 9 akçe Halis koyun etinden köfte (10 dirhemi) 1 akçe Lahana sarması (20 tanesi) 1 akçe Ciğer kebabı (40 büyük lokması) 1 akçe Pirinç pilavı (100 dirhemi) 1 akçe"
Narh: Fiyat takdir edilmesi ve sınırlandırılması anlamında kullanılan fıkıh terimidir.
Gençler arasında yaygınlaşan yeni kıyafet modası
Zaman zaman İstanbul gençleri arasında değişik kıyafet modaları nüks ediyordu. 3. Selim ve 1. Mahmud'un ilk saltanat yıllarında İstanbul'un "havai" gençleri arasında yeni bir moda akımı peyda olmuştu: Kalyoncu kıyafeti giymek…
Gençler başlarına ve bellerine lahur şalları sararlar, omuzlarına mevsimine göre bir bornoz atarlardı. Bellerine kuşak yerine şal sarınıp, kıvrımlarına gümüş kaplı bir kulaç boyunda çifte yerleştirirlerdi. Sırtlarına sırmalı veya sade kaftanlı "Cezayir kesimi" denilen fermene ve şalvar giyerlerdi. Şalvarda da kısa diz şalvarını tercih ederlerdi. Yaz kış çorap giymezler, kalyoncu yemenisi yahut Galata yemenisi adı verilen kırımızı sahtiyandan bir yemeni giyerlerdi.
Osmanlı'nın külhanbeyleri hakkında 10 bilgi
Geceleri fenersiz dışarı çıkma yasağı
Sokakların aydınlık olmadığı dönemlerde, uygunsuz manzaralara şahit olunmaması açısından geceleri fenersiz dışarı çıkmak yasaktı. Yatsıdan sonra fenersiz dışarı çıkma yasağı ise en sert biçimde 4. Murat zamanında tatbik edilmişti. Yasaklara uymayanların ise ağır koşullarla cezalandırıldığı kayıtlara geçmişti.
İsrafa karşı alınan önlem
1821 tarihinde israfı önlemek amacıyla farklı bir yasak konulmuştu. Bu dönemlerde devlet erkanı arasında ihtişam ve lüks içinde yaşamak yaygınlık kazanmıştı. Yalnızca devlet ricali değil kahyalar, çalışan hizmetliler de bu debdebenin büyüsüne kapılmıştı. Konak ve yalılarda ise mutfak masrafları son derece fahişti. Ziyafet sofraları aşçıların hüner ve maharetiyle övündükleri kadar vardı. Fakat bu durumlar dönemin Devlet Kahyası Nişancı Halet Efendi'nin halkın nazarında olumsuz intiba bırakmasına sebebiyet verdi.
Bunun üzerine Halet Efendi padişaha bir israf yasağı çıkarttı. İsrafa tanzimine önce yemekten başladı. İcap eden yerlere tebliğ etmeleri için şu emri verdi:
" … İsraf günahtır, bundan böyle evlerde nihayet beş türlüden yedi türlüye kadar yemek pişirilebilir, yedi türlüden fazla yemek pişirtilmeyecektir…"
Osmanlı sultanları nasıl yemek yerdi? Osmanlı mutfağından günümüze gelen yemekler