Osmanlı'da bayram coşkusu nasıl yaşanırdı?
İslam dinine özgü olan Kurban Bayramı, Osmanlı kültür hayatında önemli bir yer tutardı. Bayram sevinci, Arefe günü atılan top atışlarıyla başlar , son günün ikindi vaktine kadar devam ederdi. Kurban eti hemen yenmez dağıtmak üzere hazırlanırdı . Bayram namazına gidilecek camiyi padişah seçerdi. Bu tercihi de genellikle Ayasofya ya da Sultanahmet olurdu. Osmanlı mutfağında, padişah ve özel misafirler için özel sofralar hazırlanırdı.
Giriş Tarihi: 31.07.2020
11:37
Güncelleme Tarihi: 01.08.2020
12:46
Kurban Bayramı sevinci, Arefe günü atılan top atışlarıyla başlardı
İslam dinine özgü olan Kurban Bayramı, Osmanlı kültür hayatında önemli bir yer tutardı.
Saray'da ve halk arasında özel törenler tertiplenirdi. Sarayda padişah ile yapılan bayramlaşmaya Muayede Alayı ya da Resm-i Muayede adı verilirdi.
Osmanlı döneminde Kurban Bayramı sevinci, Arefe günü atılan top atışlarıyla başlar , son günün ikindi vaktinde atılan top atışlarıyla da biterdi.
Bayram namazının yaklaşmasıyla birlikte ev halkının erkekleri bayramlıklarını giyerek en yakındaki camiye giderlerdi. Bayramları mutlaka ailecek kabristan ziyaretleri yapılırdı.
Kurban eti hemen yenmez; kendi aile efradına, fakirlere ve eş ve dosta dağıtmak üzere de üçe bölünürdü . Kurban Bayramı'nda fazla tüketilen et, sindirim sistemini bozduğundan imkânı olan her hâne, vücudu dengelediği için "Turunç Reçeli" bulundururdu.
Osmanlı zamanında Kurban Bayramı nasıl ifa edilirdi?
Kurbanlık hediye etme geleneği vardı
Zengin kimselerin hanımına, çocuklarına, yakın akrabalarına, vefat etmiş yakınları adına ve gücü yetmeyip kurban kesemeyen komşularına kurbanlık hediye etme geleneği vardı.
Osmanlı'da bayramdan önce çeşitli hediyeler dağıtılırdı. Subay ve memurlara bayram hediyesi olarak birer maaş ikramiye; zaptiyelere yeni fes ve püskül veya bunların temini için mukabili olan para verilirdi.
İstanbul'un büyük camilerinde de cemaate iftariye adı verilen hediyeler, şeker, helva ve lokumlar dağıtılırdı.
10 maddede Osmanlı'nın kadim geleneği "helva sohbetleri"
Kesilen kurbanların birçoğu medreselere dağıtılırdı
Devrin padişahı için "Saya Ocağı" adı verilen yerde koçlar yetiştirilirdi.
Padişaha sunulacak kurbanların beslenmesi, yetiştirilmesi ve kesimleriyle saya neferleri ilgilenirdi.
Padişah, Hırka-i Saadet Dairesi'nin kapısında hazır bekleyen yaklaşık 40 kurbanlığın bulunduğu yere gider ve kendisi için hususi olarak hazırlanan kurbanlardan birini seçerek büyük bir merasimle ilk kurbanı kendisi keserdi. Kesilen kurbanların birçoğu ilim talebelerinin istifade etmesi için medreselere dağıtılırdı. Kalan diğer kısımları da dul ve kimsesiz kadınlara, bekçilere, tulumbacılara ve diğer ihtiyaç sahibi kimselere dağıtılırdı.
Padişah tarafından bayramdan önce tembihnameler yayınlanırdı
Padişah tarafından bayramdan önce tembihnâmeler yayınlanırdı.
Bu tembihnâmelerle birlikte konaklarda, evlerde ve saraylarda büyük bir temizlik başlardı.
Tembihnâmeler toplumun ahlakını bozacak davranışlardan kaçınılması, vazifelilerin alması gereken tedbirler, sokakların temizlenmesi gibi maddeler ihtiva ederdi.
Kısaca insanlar ikaz edilir, maddi ve mânevî temizliğe yönlendirilirdi.
Osmanlı'da Ramazan ayının huzur belgesi: Tembihnameler
Bayram namazında büyükler, çocuklarını alarak en yakındaki camiye giderdi
Bayram gecesinde mahalle bekçileri sabaha karşı davullarını bir ahenk içerisinde tokmaklarken mâni söylerlerdi.
"Bu sabahın yazına, Kalkın Hakk'ın niyazına, Abdest alın ey komşular! Bayram, sabah namazına."
Bayram namazının yaklaşmasıyla birlikte büyükler, bayramlıklarını giyerek ve yanlarına çocuklarını alarak en yakındaki camiye giderdi.
Padişahın davetlisi olan görevliler ve memurlar ise görevlerine göre resmi kıyafetlerini giyer, önce saraya giderlerdi.