Osmanlı'da denizcilere verilen unvanlar
Osmanlı'nın bir kara devleti mahiyetinde görülmesi, donanması ile stratejik faaliyetlere girmediği anlamına gelmez. Nitekim Osmanlı, başarıdan başarıya koştuğu dönemlerde çok güçlü bir deniz gücüne sahip olmuştur. Peki, Osmanlı'da donanmanın sefere çıkmasıyla kalyoncuların görevlendirildiğini biliyor muydunuz? Ya da tümgenerale denk olan rütbenin Riyâle-i Hümâyun olduğunu? Sizler için, Osmanlı'da denizcilere verilen unvanları derledik.
Giriş Tarihi: 13.04.2020
17:42
Güncelleme Tarihi: 13.04.2020
18:18
Bahriye subaylarından olan Tersane Kethüdası , kalyon tipi gemilerin yaygın bir hale geldiği 19.yüzyıla kadar tersanede tümamiral görev ve rütbesinde bulunmuştur. Tersane Kethüdası, önceleri azap reisliğinden yükselerek kethüda olmuştur. Ancak daha sonraki tarihlerde Kaptan Paşa Eyaleti'ndeki Derya Beyleri arasından da tayin edilmeye başlanmıştır. Tersane Kethüdası öncelikle tersanede inzibat ve düzenin muhafaza edilmesinden sorumlu olmuştur.
Nasıl giyinirlerdi?
17. yüzyılda Tersane Kethüdası, Kaptan Paşadan sonra tersanenin birinci hakimi olduğundan, hakimiyetinin göstergesi olarak elinde Hint kamışından mavi renkli asası bulunurdu.Tersane Kethüdası kıyafet olarak: Hint kumaşından yeşil renkte, yaka ve önü samur kürk kaplı bir kaftan giyerdi. Kaftanın içine, beyaz pilili bir gömlek ile yeşil renkli bir şalvar giyerdi. Beline de 25 cm. genişliğinde kırmızı atlas bir kuşak bağlardı. Başında sarı sırma püsküllü, beyaz sarıklı kırmızı bir başlık bulunurdu.
Tersane-i Amire'de idari hizmetlerde görev yapan Tersane Başçavuşu , tersane içindeki düzenden sorumlu subay olmuştur. 18-19. yüzyıllarda tersanenin her türlü içişlerinden ve muhafızlığından sorumlu amirdir.
Nasıl giyinirlerdi?
Tersane Başçavuşu, çok değişik ve gösterişli elbiseler giyerdi. Tersane Başçavuşları başlarına bir külah, külahın üzerine bir fes ve fesin üzerine kenarları saçaklı bir puşi sarardı. Omuzlarına "Bornoz" adı verilen bir çeşit yağmurluk alırlardı. Sırma işlemeli bir cepken, bacaklarına dizden boğumlu kenarları sırma işlemeli bir şalvar giyerler, bellerine de silahlarını muhafaza etmek üzere kuşak sararlardı. Ayakkabı olarak da kırmızı deriden yemeni şeklinde ayakkabı giyerlerdi.
Tersane güvenliğini sağlayan ve tersane işlerini yürüten, Tersane halkı olarak isimlendirilen görevlilere komuta eden subaylara "Tersane Çavuşu" adı verilmiştir. Bahriye subaylarından olan Tersane Çavuşu, tersane işçileri ve askerlerinin doğrudan amiri olmuştur.
Tersane Çavuşunun emrinde Kaptan Paşanın emir subaylığı görevini icra eden Kaptan Paşa Çavuşu, tersanenin inzibatından sorumlu olan Tersane Tezkereci Çavuşu ve diğer bazı çavuşlar da bulunmuştur.
Nasıl giyinirlerdi?
Bahriye subaylarından olan Tersane çavuşları, tersane işçileri ve askerlerinin doğrudan amirleridir. Başlarına kırmızı başlık üzerine beyaz sarık sarılı bir başlık takarlar, yeşil kaftan ve içine gömlek ile şalvar giyerlerdi. Bellerinde kırmızı kuşakları ayaklarında yemeni olurdu.
Kaptan-ı Derya: Barbaros Hayreddin Paşa
Yelkenli gemilerde daimi kadrolarda bulunmayıp donanmanın sefere çıkmasıyla görevlendirilen kalyoncular, gemilerde bütün denizcilik hizmetlerinin yanında topçuluk, tüfek kullanma ve yakın dövüş görevi de üstlenmişlerdir.
Nasıl giyinirlerdi?
Kalyoncular, başlarına "Mukaddem " adı verilen külah biçiminde kırmızı bir fes ve fes üzerine sarılan sağ ucu aşağıya sarkan ipek bir puşi (hafif sarık) den meydana gelen bir başlık giyerlerdi. Kalyoncuların kıyafetleri "Fermene" adı verilen koyu mavi renk (gece mavisi) çuha kumaştan kolsuz kısa bir salta ile bacaklarına diz kapaklarına kadar uzanan aynı kumaştan kısa bir şalvardan oluşurdu.
Omuzlarında mevsime göre kahverengi çuha kumaştan "Bornoz" biçiminde yağmurluklar bulunurdu. Yağmurlukların kenarları kırmızı ipekle işlenmiş olup, sol omuza atılırdı. Ayaklarına Galata biçimi veya Kalyoncu biçimi denilen burnu kesik, üst tarafından ayak parmakları görünen kırmızı deriden yemeni şeklinde ayakkabı giyerlerdi.
Bugünkü anlamda deniz piyadesi olan silahendaz taburları 1833 yılında oluşturulmuştur. Bahriye silahendaz subayları, silahendaz neferlerinin başında bulunarak harp gemilerinde görev yapmışlardır.
Nasıl giyinirlerdi?
Bahriye silahendaz subayı, uzunluğu bele kadar kırmızı renk çuha kumaştan yakası dik ve kapalı kısa bir ceket, mavi çuha kumaştan pantolon, ayakkabı olarak siyah çekme potin giyerdi. Ceketin omuzlarına bir çift saçaklı apolet ve önünde iki sıra halinde 10 bahriye düğmesi dikilirdi. Ceket yakasına sırma bir şerit ile sınıf ve rütbeyi gösteren nişan bağlanırdı. Başlarına, tepesine mavi kürk geçirilmiş kırmızı bir fes takarlardı.