Osmanlı'da denizcilere verilen unvanlar
Osmanlı'nın bir kara devleti mahiyetinde görülmesi, donanması ile stratejik faaliyetlere girmediği anlamına gelmez. Nitekim Osmanlı, başarıdan başarıya koştuğu dönemlerde çok güçlü bir deniz gücüne sahip olmuştur. Peki, Osmanlı'da donanmanın sefere çıkmasıyla kalyoncuların görevlendirildiğini biliyor muydunuz? Ya da tümgenerale denk olan rütbenin Riyâle-i Hümâyun olduğunu? Sizler için, Osmanlı'da denizcilere verilen unvanları derledik.
Giriş Tarihi: 13.04.2020
17:42
Güncelleme Tarihi: 13.04.2020
18:18
Yelkenli gemilerde daimi kadrolarda bulunmayıp donanmanın sefere çıkmasıyla görevlendirilen kalyoncular, gemilerde bütün denizcilik hizmetlerinin yanında topçuluk, tüfek kullanma ve yakın dövüş görevi de üstlenmişlerdir.
Nasıl giyinirlerdi?
Kalyoncular, başlarına "Mukaddem " adı verilen külah biçiminde kırmızı bir fes ve fes üzerine sarılan sağ ucu aşağıya sarkan ipek bir puşi (hafif sarık) den meydana gelen bir başlık giyerlerdi. Kalyoncuların kıyafetleri "Fermene" adı verilen koyu mavi renk (gece mavisi) çuha kumaştan kolsuz kısa bir salta ile bacaklarına diz kapaklarına kadar uzanan aynı kumaştan kısa bir şalvardan oluşurdu.
Omuzlarında mevsime göre kahverengi çuha kumaştan "Bornoz" biçiminde yağmurluklar bulunurdu. Yağmurlukların kenarları kırmızı ipekle işlenmiş olup, sol omuza atılırdı. Ayaklarına Galata biçimi veya Kalyoncu biçimi denilen burnu kesik, üst tarafından ayak parmakları görünen kırmızı deriden yemeni şeklinde ayakkabı giyerlerdi.
Bugünkü anlamda deniz piyadesi olan silahendaz taburları 1833 yılında oluşturulmuştur. Bahriye silahendaz subayları, silahendaz neferlerinin başında bulunarak harp gemilerinde görev yapmışlardır.
Nasıl giyinirlerdi?
Bahriye silahendaz subayı, uzunluğu bele kadar kırmızı renk çuha kumaştan yakası dik ve kapalı kısa bir ceket, mavi çuha kumaştan pantolon, ayakkabı olarak siyah çekme potin giyerdi. Ceketin omuzlarına bir çift saçaklı apolet ve önünde iki sıra halinde 10 bahriye düğmesi dikilirdi. Ceket yakasına sırma bir şerit ile sınıf ve rütbeyi gösteren nişan bağlanırdı. Başlarına, tepesine mavi kürk geçirilmiş kırmızı bir fes takarlardı.