Osmanlı’da ilk bilimsel araştırma kurumu
1893'te meydana gelen büyük kolera salgını, Osmanlı'da bilimsel bir ilki ortaya çıkardı. Salgından sonra Paris'teki Pasteur Enstitüsü'nden yardım isteyen Osmanlı Hükümeti, gönderilen bakteriyologla birlikte ülkemizde bakteriyoloji laboratuvarı kurmaya karar verdi. Bakteriyolojihane-i Osmani'de kolerayla ilgili laboratuvar çalışmaları 1911'den 1913'e kadar üç yıl boyunca aralıksız sürdürüldü. Bu laboratuvar çalışmaları adına kurulan kurum, Osmanlı'nın ilk bilimsel araştırma kurumu olarak tarihe geçti.
Giriş Tarihi: 27.12.2018
18:09
Güncelleme Tarihi: 01.04.2020
14:16
BAKTERİYOLOJİHANE İÇİN İLK BİNA
Bakteriyolojihane için Demirkapı'daki Askeri Tıbbiye'nin bitişiğinde yapılan, laboratuvar ve dersliklerden oluşan ahşap bina 1894 Nisanında tamamlandığında Fransa'dan ısmarlanan donanım henüz gelmemişti. Bakteriyolojihane, bir yıl sonra Dr. M. Nicolle'ün isteğiyle Nişantaşı'na taşındı. Serum ve aşı üretiminin ön plana alındığı konağın yerleşim düzeni ayrıntılarıyla bilinmekte.
BAKTERİYOLOJİHANE HANGİ ALANLARDA HİZMET VERDİ?
Bakteriyolojihane-i şahane, 1901 yılına kadar, karmaşık bir yapılanmayı yansıtıyor. Veteriner mikrobiyoloji, aşı üretimi, kuduz sağaltımı ile değişik sivil ve askeri sağlık hizmetleri iç içe geçmiş durumdaydı. Dr. Nicolle, gelişmiş bir mikrobiyoloji merkezinin projelerini hazırlamış, fakat tasarısını gerçekleştiremeden Türkiye'den ayrıldı.
Fransa, M. Nicolle'ün yerine bir askeri hekimi, Binbaşı Paul Remlinger'i İstanbul'a gönderdiler. Dr. P. Remlinger göreve başlarken 'Bakteriyolojihane-i Baytari', ayrı bir kuruma dönüştürülmüştü.
Dr. Paul-Louis Simond (1858-1947) tanınmış bir mikrobiyologdur. Ününü, veba hastalığının insana geçiş biçimlerini göstererek kazandı. Dr. Simond, İstanbul‟daki Fransız Elçiliğinin aracılığıyla 1911‟in ilk aylarında başlayan yazışmaların sonucunda, üç yıl süreli bir sözleşmeyle Bakteriyolojihane-i Osmani müdürlüğüne getirilmişti. Simond'un İstanbul'a gelişinden kısa bir süre önce, Bakteriyolojihane-i Osmani Çemberlitaş'taki binasına taşınmış ve açılışı 21 Eylül 1911 günü yapılmıştı.
ÇEMBERLİTAŞ’TAKİ BAKTERİYOLOJİHANE
Bakteriyolojihane 'Yorgancıbaşı Konağı' olarak bilinen ve yeni işlevi için restore edilen kâgir bir binaya yerleşmişti. Bahçesi genişti, fakat büyük ölçekte serolojik üretim için hayvan barındırmaya elverişli değildi. Binanın iç düzeni iyice bilinmemekle birlikte, daha çok bir laboratuvar olarak planlandığı söylenebilir.
Bakteriyolojihane-i Osmani‟nin 21 Eylül 1911 Perşembe günü yapılan resmi açılışında Dahiliye Nezareti Sıhhiye Müdür-i Umumisi Dr. Besim Ömer Bey [Akalın] Bakteriyolojihane‟nin gelişimini anlatan bir konuşma yaptı. Dr. Paul-Louis Simond bu açılışa yetişemedi. Dr. Simond, Ekim ayı içinde İstanbul'a gelerek Bakteriyolojihane-i Osmani ile birlikte Kuduz (Da‟ül-kelp) Tedavihanesi müdüriyetini devraldı.
LOUIS PASTEUR’ÜN TORUNU İSTANBUL’DA ÇALIŞTI
Dr. Louis Pasteur Valléry-Radot (1886-1970), Louis Pasteur'ün torunudur. Dr. Pasteur Valléry-Radot İstanbul'a Birinci Balkan Savaşı'nın başlangıcında, artan iş yükü karşısında Simond'u desteklemek için asistan olarak geldi.
Dr. Pasteur Valléry-Radot, 1913 başında Birinci Balkan Savaşı ile ilgili İstanbul izlenimlerini yayımlamış,21 Türk halkını Fransız kamuoyuna tanıtmaya çalışarak, bu zor günlerde verilmesi gereken insani desteğin unutulmayacağını vurgulamıştı. Dr. Pasteur Valléry-Radot, 1913 başında Birinci Balkan Savaşı ile ilgili İstanbul izlenimlerini yayımlamış, Türk halkını Fransız kamuoyuna tanıtmaya çalışarak, bu zor günlerde verilmesi gereken insani desteğin unutulmayacağını vurgulamıştı. Kentin sularından her gün örnekler alınarak Bakteriyolojihane-i Osmani laboratuvarında inceledi.