Osmanlı'da Ramazan Bayramı
Altı yüz yıllık bir maziye sahip olan Osmanlı Devleti, kültür ve gelenek yönünden büyük bir birikim ve medeniyete sahiptir. Bir İslam devleti olması nedeniyle dini gün ve gecelerin özel olarak ihya edildiği Osmanlı ülkesinde, bayram günleri bambaşka bir öneme sahipti. İşte Osmanlı'da Ramazan bayramı...
Giriş Tarihi: 21.04.2023
10:30
Güncelleme Tarihi: 21.04.2023
11:42
🔷 Sultan II. Abdülhamid döneminde ve XX. yüzyılın başlarında bayramlar daha sade bir biçimde kutlanmakla birlikte aynı usul devam etmiştir.
🔷 Bayram, arefe günü top atışlarıyla başlar ve bayramın son gününün ikindisinde atılan topla sona ererdi. Ramazan gecelerinde olduğu gibi Ramazan bayramını müjdeleyen davul sesleri hem çocukları hem büyükleri sevindirirdi.
🔷 Büyükler ve küçükler sabah erkenden bayramlık elbiselerini giyerler ve yakınlarında bulunan bir camide bayram namazını kılmaya giderlerdi.
🔷 Namazdan sonra camide yapılan bayramlaşmayı eve dönünce aile fertlerinin bayramlaşması takip ederdi. Akabinde şehrin tam merkezinde yer alan mezarlıklara giderek kabir ziyaretleri yapılırdı.
Osmanlı'da Ramazan geceleri
🔷 Ramazan boyunca halkı sahura uyandırmak için çaba sarf eden davulcular bayram günü hanelere gelerek bahşişini talep ederdi.
🔷 Bu bahşişler toplanırken davulcu, "Buna bayram ayı derler / Bal ile şekerden yerler / Eskiden âdet olmuş / Bekçiye bahşiş verirler" gibi mâniler söylerdi.
Osmanlı'da Ramazan ayının huzur belgesi: Tenbihnameler
🔷 İstanbul'un merkezi noktaları olan; Üsküdar, Galata, Kadıköy, Beyoğlu, Kasımpaşa, Beşiktaş, Fatih, Yenibahçe, Edirnekapı, Sultanselim, Aksaray, Yedikule, Kadırga, Cinci meydanları gibi birçok semtte bayram yerleri kurulurdu. Bu bayram yerlerinde insanlar bayramın manevi hazzı nı idrak ederlerdi.
Kadim Üsküdar'ın modern camisi: Şakirin