Osmanlı'da spor tekkeleri neden kuruldu?
Orhan Bey döneminde başlayıp Sultan II. Abdülhamid zamanına kadar varlığını devam ettiren spor tekkeleri, Osmanlı'da önemli bir yere sahipti. Padişahlar tarafından da gözetilen spor tekkeleri, sınırların genişlemesiyle birlikte devletin tüm topraklarına yayıldı. Spor tekkeleri, sporcular tarafından kutsal sayılır ve buralara abdestsiz girilmezdi, ilişkiler de belli bir düzen nezaretinde yürürdü. Peki, Osmanlı'da spor tekkeleri neden kuruldu?
Giriş Tarihi: 06.09.2019
14:21
Güncelleme Tarihi: 24.06.2021
12:47
Spor tekkelerinin yöneten kişi yi devlet tarafından görevlendirilirdi ve "şeyh" olarak adlandırılırdı.
Şeyhlerin özelliklerinden biri usta okçuların en akıllısı olmasının yanında iyi bir atıcı olmalarıydı. Şeyhlere kemankeşler tarafından aşırı güven duyulurdu.
Okçuluk Tekkesi, okçuların ok talimi yapabilmeleri için tahsis edilen ok meydanlara denirdi. Pazartesi ve Perşembe günleri talim yapılan bu tekkelerin açılışı Hıdırellez günü yapılır ve altı ay sürerdi.
Bu tekkelerde büyük yarışmalar düzenlenir, kemankeşlerin hazırlanması için özel eğitime tabi tutulur, yeme içme, barınma, çalışma, dinlenme ve uykularına dikkat edilirdi.
Osmanlı Devleti'nde okçuluk yapmak isteyen bireyler tekkeye başvurur, şeyhin elini öper şeyhten izin alır ve abdest alıp namaz kılarak ok atışlarına başlardı.
Okçular Tekkelerinde tutulan sicil defterlerinde kemankeşlerin isimleri ve yaptıkları dereceler yazılırdı.
Derece yapabilmek için en az 900 gez (594 m.) mesafeye ok atabilmek gerekiyordu. Bu dereceyi yapan kemankeş kabza almaya hak kazanıyordu.
İSTANBUL'DAKİ OKMEYDANI NEDEN YAPTIRILDI?
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten hemen sonra bir kemankeşler için bir meydanı yapılmasını, burada kemankeşlerin talim yapmasını istedi.
Fatih Sultan Mehmet tarafından vakfedilen Okmeydanı'nın yapımında Akşemseddin'i görevlendirdi. Bu meydana yapılacak en ufak bir ihlale karşı en ağır suç gösterilmesini istemesi onun bu meydana verdiği önemi gösterir.
Okçular Tekkesi ile ilgili haberimize ulaşmak için tıklayın.
Güreş, başta padişah ve saray halkı olmak üzere, saraylarda korunan ve desteklenen bir spordu. Saray dışında genel olarak güreşin spor tekkeleriyle geliştirilmişti.
Güreş tekkeleri, bir hayat tarzının, dünya görüşünün ve spor anlayışının ortak ürünü olarak, bütün Osmanlı yerleşim yerlerinde bulunuyordu. Eski Türk geleneklerinin yanında Peygamber Efendimizin yaptığı bir spor olması nedeniyle ayrıca önemliydi.
Bursa'nın fetih edilmesiyle beraber Orhan Bey'in eşi Nilüfer Hatun'un emriyle güreşçiler için bir Güreş Tekkesi kurulmuştu ve giderleri de Nilüfer Hatun Vakfı'na bağlanmıştı.