Osmanlı'daki kahvaltı kültürü hakkında 10 bilgi
Cemal Süreya "Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı" diyerek belki de günün en güzel öğününün insan ruhuna olan etkisini ifade etmiştir. Elbette kahvaltıyı tek başına bir öğün şeklinde değerlendiremeyiz, beraberinde getirdiği sohbet ortamı, samimiyet ve sıcaklıkla bir bütünlük oluşturur. Bilhassa ailemiz ve sevdiklerimizle yapacağımız uzun kahvaltılı pazar sabahlarına uyanmak hepimize keyif verir. Peki, Osmanlı'daki kahvaltı kültürünün nasıl olduğunu hiç merak ettiniz mi?
Giriş Tarihi: 17.01.2021
11:54
Güncelleme Tarihi: 20.06.2022
09:41
Sesli dinlemek için tıklayınız.
📌Halk kesimi ise sabah kahvaltılarında çorba içme geleneği edinmiş, içerisine ekmek doğradıkları çorbaları içmeyi tercih etmişlerdi. Kahvaltıda kimi zaman yoğurt, kavun veya salatalık da tercih ediliyordu.
📌Osmanlı toplumundaki zengin kahvaltılarında ise saraydaki gibi bal, kaymak, reçel, peynir, zeytin ve börek de bulunurdu. Ayrıca Türklerin çok eski zamanlardan beri kahvaltılarda ciğer ve ızgara yedikleri de bilinir. Bu geleneğin günümüzde sucuk ve kavurma ile devam ettiğini söyleyebiliriz.
📌Osmanlı'da kış sabahlarında İstanbul'da kahvaltıda sulu ve sıcak "palude" içilirdi. Kahvehanelerde ve sokaklarda bu içecek üzerine tarçın ve gül suyu serpilerek servis edilir ve fincanda satılırdı.
🔍 Lezzetiyle damga vuran 5 dünya mutfağı
OSMANLI KAYNAKLARINDA KAHVALTI NASIL YER ALDI?
📌Kahvaltı kelimesi 1876 yılında yayımlanmış olan Ahmet Vefik Paşa'nın Lugat-ı Osmani' sinde geçmektedir. 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı kaynaklarında yer almıştır.
📌Şemsettin Sami'nin yirminci yüzyıl başında hazırladığı Kamus-ı Türki sözlüğünde "Esasen aç karnına kahve içmemek için kahveden evvel yenen muhtasar kısa yemek" şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımlardan hareketle kahvaltının Osmanlı zamanında esas bir öğün değil kahve içmeden önce mideyi hazırlamak için yenilen atıştırmalık olduğunu görüyoruz.
🔍 Selçuklu mutfağından gelen lezzetler
ÇAY, KAHVALTI SOFRALARINA NE ZAMAN DAHİL OLDU?
📌Bugün soflarımızın vazgeçilmezi olan çay, Osmanlı'ya Avrupa kültürü tesiriyle gelen bir yeniliktir. Önceleri çay Osmanlı toplumunda ilaç ve şifa niyetine içilen bir içecekti. Çay, ilk olarak 19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı seçkin sınıfının sofralarında yaygınlaşmaya başlamıştır.
📌Cumhuriyet döneminden sonra Karadeniz bölgesinde çay üretiminin başlamasıyla geleneksel Türk içeceği haline gelmiştir. Ayrıca zamanla kahvaltılara sütlü çay ve "şokola" adı verilen içecek de eklenmiştir.
KAHVALTININ ÜÇÜNCÜ BİR ÖĞÜN OLARAK KABUL EDİLMESİ
📌Kahvaltının Osmanlı'da üçüncü bir öğün olarak tanınması yine Batı kültürü ile etkileşimler sonucu meydana gelmiştir. Yeni çalışma saatleri ve şartları ile Osmanlı toplumunda bilhassa seçkinler sınıfında kahvaltı geleneği yaygınlaştırmıştır.
📌1917 yılında yayımlanan dergilerde artık kahvaltının önemine vurgu yapan yazılar yer almaktadır. Kahvaltı saati bu dergilerde yayımlanan yazılara göre 6 ile 9 arasında olmalıdır. Resmi memurlar için öğle tatilinin 12 olması da kahvaltı saatlerini düzenlemede etkili olmuştur.
DERGİLERDE KAHVALTILARIN ÖNEMİNE DAİR ÇIKAN YAZILAR
📌Dergi ve gazetelerin kahvaltı kültürünü yaygınlaşmasındaki rolü de büyüktür. 1917 yılında yayımlanan "Bilig Yurdu Işığı" dergisinde "Taam" isimli yazıda kahvaltı içeriğini "Sütlü kahve veya çay veya şokola, rafadan yumurta, tereyağı, bal, reçel, marmelatlar, bisküvi, çörek, ekmek, peynir, zeytin" şeklinde sıralanmış ve sıklıkla kahvaltının önemi vurgulanmıştır.
📌Böylece kahvaltı değişimlere uğrayarak zamanla günümüzdeki şeklini almıştır.