Arama

Osmanlı'dan günümüze gelen kültür mirasları

Bir toplumun tarihi belleği olan kültür, o toplumun gelecekteki yaşamını da şekillendirir. Hayatının her alanı inceliklerle örülü olan Osmanlı'da toplum hayatı, her bir ferdine verdiği anlam-değer ilişkisi üzerinden inşa edilmiş huzur temelli bir yapıydı. Osmanlı ekonomisinin can damarı olan Ahilik'ten tüccarların vazgeçilmez güzergahları olan kervansaraylara Osmanlı'daki yardımlaşmanın en zarif örneklerinden sadaka taşından 'alan el' ile 'veren el'i buluşturan vakıflara o zamanlardan günümüze kalan pek çok miras bugünkü hayatımızı bu inceliklerle bezedi. Peki, Osmanlı'dan günümüze gelen kültür mirasları nelerdi? Sizler için Osmanlı'dan günümüze gelen kültür miraslarını derledik.

  • 14
  • 36
AHİ EVRAN KİMDİR?
AHİ EVRAN KİMDİR?

Ahi Evran kimdir?

Ahiliğinin kurucusu Ahi Evran-ı Veli, 1171 yılında İran'ın Batı Azerbaycan bölgesinde bulunan Hoy kasabasında doğdu. Çocukluğu ve ilk eğitim dönemi Azerbaycan'da geçen Ahi Evran, Horasan ve Maveraünnehir'e giderek burada Türklüğün manevi piri Hoca Ahmet Yesevi, Fahrettin Razi gibi âlimlerden ders aldı. 13. yüzyıl başlarında Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Muhyiddin Arabi ve hocası Evhadüddin Kirmani ile Anadolu'ya gelen Ahi Evran, bu tarihlerde hocası Evhadüddin Kirmani'nin kızı Fatma Bacı ile evlendi.

  • 15
  • 36
AHİLERİN PİRİ
AHİLERİN PİRİ

Anadolu'da özellikle esnafa İslamiyet'i anlatarak dünya ve ahiret işlerini düzenli hale getirmeleri için çalışmalar yapan Ahi Evran, Kayseri'de deri işleme atölyesi (debbağ) kurdu. Sanat sahibi kişiler tarafından çok sevilen Ahi Evran, o dönem Moğol istilasına karşı Kayseri'yi savunan Ahileri teşkilatlandırdı. Bir dönem Konya ve Denizli'de yaşayan Ahi Evran, 1206 yılında o zamanki ismi "Gülşehri" olan Kırşehir'e göç ederek iş ve aş verdiği Türkmenlerin tekke ve zaviyelerde iyi bir Müslüman ve vasıflı bir meslek sahibi üretici insan olmaları için çalışmalar yaptı.

  • 16
  • 36
AHİLİK YEMİNİ
AHİLİK YEMİNİ

''Bismillahirrahmanirrahim.

Ahi Evran yurdunda mesleğini icra eden biz zanaatkâr ve ticaret erbabı olarak, çalışmayı ibadet sayan bir anlayışla, hakkın rızasını gözeterek halka hizmet edeceğime, Ahiliğin temel değerleri olarak cömertlik, doğruluk, dürüstlük, hoşgörü, güven, sevgi, sabır, dostluk, fedakârlık, adalet, kanaatkârlık ilkelerine ve komşuluk hukukuna uyacağıma,

Elime, belime, dilime, gözüme sahip çıkıp, günahlardan sakınacağıma, ölçü ve tartıda doğruluktan sapmayacağıma, 'müşteri velinimetimdir' düşüncesiyle onlara güler yüzlü davranacağıma, kaliteli mal üretip, hileli ve çürük mal satmayacağıma, yalan söylemeyeceğime, insanları kandırmayacağıma,

Hayatımın her döneminde kul hakkını gözetip, kimseye haksızlık yapmayacağıma, meslek eğitimi ve kurallarına bağlı kalacağıma, helalinden kazanıp, haram lokma yemeyeceğime ve Ahi esnafında olması gerekli ahlaki değerlere bağlı kalacağıma, Namusum, şerefim ve bütün mukaddesatım üzerine ant içerim.''

  • 17
  • 36
KUŞ EVLERİ
KUŞ EVLERİ

Kuş evi gibi nadide bir düşünce, mimarî harikası köprüler ve camiler yapan, hanlar kuran, şiir yazan bir ecdadın geleneğinden rahatlıkla beklenebilecek bir ayrıntı. Osmanlı toplumundaki hayvan sevgisinin mimariye bürünmüş hali olan kuş evleri, İslâmiyet'ten önceki devirlerden beri Türk toplumunda önemli bir yer tutmuş. Türk kültürü, sanatı, etnografyası ve folklorunda da her zaman bir yere sahip olmuşlardır. Masallara göre, Kaf Dağı'nda yaşayan yarı insan yarı kartal biçimli, ateşten ve güneşten yaratılan Zümrüd-ü Anka, kuşların başı olarak efsaneleşmiştir. Kuşların şeyhi sayılan leylek için de, halk arasında ''Hacca giderken camileri ziyaret eder, oradan dönerken de Kâbe'yi tavâf eder" rivâyetleri dolaşır.

  • 18
  • 36
OSMANLI'NIN ZARAFETİ
OSMANLI’NIN ZARAFETİ

Birçok yabancı seyyah, eserlerinde Türklerin yardımseverliklerinden bahsederken, hayvanlara karşı olan ilgilerini de dile getirirler. Thevenot, seyahatnamesinin Türkiye'yi de içine alan birinci kısmında şu ifadeler yer alır: "…Onların iyilikseverliği hayvanlara, bu arada kuşlara kadar ulaşır. Her gün birçok kimse pazarlara kuş satın almaya gider ve bunları serbest bırakırlar. Söylediklerine göre, bu kuşların ruhları, kıyamet gününde Allah'ın huzurunda onların iyiliklerine şahitlik edeceklerdir."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN