Arama

Osmanlı'dan günümüze gelen kültür mirasları

Bir toplumun tarihi belleği olan kültür, o toplumun gelecekteki yaşamını da şekillendirir. Hayatının her alanı inceliklerle örülü olan Osmanlı'da toplum hayatı, her bir ferdine verdiği anlam-değer ilişkisi üzerinden inşa edilmiş huzur temelli bir yapıydı. Osmanlı ekonomisinin can damarı olan Ahilik'ten tüccarların vazgeçilmez güzergahları olan kervansaraylara Osmanlı'daki yardımlaşmanın en zarif örneklerinden sadaka taşından 'alan el' ile 'veren el'i buluşturan vakıflara o zamanlardan günümüze kalan pek çok miras bugünkü hayatımızı bu inceliklerle bezedi. Peki, Osmanlı'dan günümüze gelen kültür mirasları nelerdi? Sizler için Osmanlı'dan günümüze gelen kültür miraslarını derledik.

  • 32
  • 36

Başka memleketlerde fecri yalnız kırdan şehre sebze ve meyve getirenlerin ahmak gözleriyle ıstırap çekenlerin şişkin kapaklar içinden bakan kırmızı ve perişan gözleri tanır. Bu zavallılar için fecrin parıltıları, yeniden boyuna geçirilecek olan hayat ipinin kanlı ilmeğini aydınlatan bir ziyadır. Hâlbuki fecir saati, Müslüman için rüyasız bir uykunun sonu ve yıkanma, ibadet, neşe ve ümidin başlangıcıdır. Müslüman yüzü, kuş sesleri ve çiçek kokuları gibi fecrin en güzel tecellilerindendir. Kubbe ve minareleri o alaca saatte görmemiş olan gözler, taşa en ilâhî anlamı veren o muhayyirü'l-ukul mimârîyi anlamış değillerdir. Esmer camiler, fecrden itibaren semavî bir altın ve semavî bir çini ile kaplanır ve İslâm ustalarının bitmemiş eserleri o saatte tamamlanır. Bütün mâbetler içinde güneşten ilk ziya alan camidir. Bakır oklu minareler, güneşi en evvel görmek için havalarda yükselir.

  • 33
  • 36

Şimdi heyhat, eski "saat"le beraber akşam da, fecir de bitti. Birçoklarımız için fecir, artık gecedir ve birçoklarımızı güneş, yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarşaflara dolanmış, kıvranırken buluyor. Artık geç uyanıyoruz. Çünkü hayatımıza sokulan yeni ve fena günün eşiğinde çömelmiş, kin, arzu, hırs ve haset sürülerinin bizi ateş saçan gözlerle beklediğini biliyoruz. Artık fecri yalnız kümeslerimizdeki dargın ve mağrur horozlara bıraktık. Şimdi Müslüman evindeki saat, başka bir âlemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor.

Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.

  • 34
  • 36
SADAKA TAŞLARI
SADAKA TAŞLARI

Ayet ve hadisler sadakayı teşvik ettiği gibi bunun insan onurunu kırmayacak biçimde gerçekleştirilmesine de büyük önem verir, dilenmeyi de insanın saygınlığıyla bağdaşır bulmaz.

Osmanlı'nın bize bıraktığı kültür miraslarımızdan biri de sadaka taşıydı. Tanzimat dönemine kadar devam eden bu yardımlaşma usulü aynı zamanda dilenciliğin önlenmesi veya asgari düzeye indirilmesini de sağlamıştı.

  • 35
  • 36
OSMANLI'NIN YARDIMLAŞMA İNCELİĞİ
OSMANLI’NIN YARDIMLAŞMA İNCELİĞİ

Şehrin belirli yerlerine yerleştirilen ve içi oyulmuş taşlara, isteyen herkes sadaka niyetine para bırakıyor; ihtiyaç sahipleri de, ihtiyacı kadar alıyordu.

Camilerin herkesin göremeyeceği bir köşesine konulan mermer bir sütunun üstüne bir çukur açılır, isteyenler sadakalarını buraya bırakır ve ihtiyaç sahipleri ihtiyacı olan miktarı alarak sıkıntısını giderirdi. Derdini kimseye açamayan hakiki bir fakir, ihtiyacı kadar parayı oradan alırdı. Kalanını, kendisi gibi ihtiyacı olanları düşünme terbiyesiyle bırakırdı.

  • 36
  • 36
TOPLUMDAKİ BİRLİK VE BERABERLİĞİ SAĞLIYORDU
TOPLUMDAKİ BİRLİK VE BERABERLİĞİ SAĞLIYORDU

Yapılıp yapılmamasının kişinin isteğine bırakılmış bir yardım değil, fakirin hakkı, zenginin yerine getirmesi gereken mecburi bir görev olan sadaka toplumdaki birlik beraberliği sağlayan en önemli etkendir.

Cami avlularının en kuytu köşesine konulan ve hemen hemen bir insan boyuna yakın, üst kısmında küçük bir oyuk bulunan silindir şeklindeki taş, imkânı olan insanların, üzerindeki oyuğa bıraktıkları sadakalarıyla yoksula, rencide etmeden el uzatmasını sağlıyordu.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN