Osmanlı’nın asırlık geleneği: Hırka-i saadet alayı
Hırka-i saadet alayları, Osmanlı'nın en önemli geleneklerinden biriydi. Bu merasimler, Peygamber Efendimize duyulan sevgi ve hürmetin göstergesiydi. Hazırlıklar günler öncesinden başlar, padişahlar kendi elleriyle hırka-i saadet odasını temizlerdi. Alaya katılacak devlet adamlarına davet tezkireleri gönderilirdi. Peki, Peygamberimizin hırkası neden ıslatılırdı?
Giriş Tarihi: 27.08.2020
15:46
Güncelleme Tarihi: 27.08.2021
09:13
📌Hırka-i saadet alayının ziyareti akşama kadar sürerdi. Törende yeniçerilere ve öteki ocaklılara baklava dağıtılır ve önemli kişilere hilat giydirilirdi. Ziyaretçilere "Hırka-i hazret-i fahr-i rusüle / Atlas-ı çerh olamaz pâyendâz / Yüz sürüp zeylini takbîl ederek / Kıl şefî-i ümeme arz-ı niyâz " (Peygamberlerin iftiharı, övüncü olan Hz. Muhammed'in (sav) ayaklarının altına gökyüzü halı bile olamaz. Yüz sürüp kenarından öperek, ümmetine şefaat eden Peygamber'e niyazını arz et) gibi mısraların yazılı olduğu çevreler verilirdi.
📌 Merasim sonunda hırka-i saadet padişah tarafından yerine konulur, gelecek Ramazan ayına kadar açılmazdı. Ziyaret bitirildikten sonra daire en düşük rütbeden başlanarak terk edilirdi. En sonunda şeyhülislam, sadrazam ve padişah daireyi terk ederdi. Son hırka-i saadet alayı Mayıs 1922 yılında yapıldı.
📌 Yahya Kemal'in 1921 Şubat'ında yazdığı şu satırlar, Osmanlı'nın hırka-i saâdete karşı beslediği derin saygının en güzel bir tezahürüdür: "Bu devletin iki mânevî temeli vardır: Fâtih'in Ayasofya minaresinden okuttuğu ezan ki hâlâ okunuyor! Selim'in Hırka-i Saâdet önünde okuttuğu Kur'an ki hâlâ okunuyor! Eskişehir'in, Afyonkarahisar'ın, Kars'ın genç askerleri! Siz bu kadar güzel iki şey için döğüştünüz" (Aziz İstanbul, s. 120).
İkinci hırkanın, Hırka-ı Saadet'in öyküsü
Gazeteci Ahmet Rasim , Hâkimiyeti Milliye gazetesinde neşrettiği Hırka-i Saadet Ziyareti isimli makalesinde merasimin detaylarından şöyle bahseder:
"Vaktiyle ziyareti mübarek için Ramazan'ın on ikisinden itibaren hazırlığa başlanırdı. O gün hırka-i saadetin mevzu bulunduğu sanduka dairesinden kaldırarak Revan odası denilen odaya getirilirdi. Bu münasebetle bu dairenin her tarafı süpürülür, duvarları misk ve gül suyuyla tıla' olunduğu gibi derununda öd ve anberler yakılır, badehü âvazı bület ile salât getirilerek on beşinde hassa ağaları vedaatinde olarak gene daire-i mezkûreye götürülürdü.
Herhalde birkaç asır olacak, padişahlar böyle bir ziyaret esnasında hırka-i saadetin eteğini içi su ile dolu bir kazana batırırlar, sonra bu sudan teberrüken şişelere doldurtup mühürlü olarak ricali devlete gönderirlermiş, bu garibeyi yazan diğer bir enderun tarihi diyor ki, böyle bir şişe suya mazhar olanlar bunu zemzem-i şerif gibi tazim ederler ve oruçlarını bununla iftar edip şifa umarlardı."
Kaynak: Topkapı Sarayı ve İki Tören-Musa Tektaş, İSAM- Büyük İstanbul Tarihi, Halûk Y. Şehsuvaroğlu- 18. asırda Hırka-i şerif ziyareti, İslam Anskilopedisi