Osmanlı'nın az bilinen meslekleri
"Osmanlı'da gümüş üstüne siyah nakış işleyen kişiye ne ad verilirdi?" Hemen cevap veriyoruz: Savatçı. Her şey gibi meslekler de zaman zaman yaşayıp ölebiliyor. Birçoğu tarihe karışan Osmanlı'nın az bilinen mesleklerinden 11 tanesi bu sayfada.
Giriş Tarihi: 28.04.2020
15:16
Güncelleme Tarihi: 28.04.2020
15:58
Ok, Türklerin savaşta en büyük silahları, okçuluk da barışta en büyük sporlarıydı. Türk boyları dünyanın dört bir yanına dağılırken ok ve yayı da beraberlerinde götürürdü. Osmanoğulları da fethettikleri her diyarda bir ok meydanı inşa ederlerdi. Fetihten sonra İstanbul'da da bir ok meydanı kuruldu. II. Bayezid döneminde buraya bir de okçular tekkesi yapıldı. Tekkede toplantı ve idman salonlarının yanı sıra hocalar için özel daireler, kemankeş denilen okçulara ücretsiz yemek dağıtan bir aş evi vardı.
Kemankeşliğe liyâkatini ispatlayabilen okçuya üstâdı tarafından "Kemankeş Sırrı" (Enfal sûresi 17. ayet) fısıldanır, bundan sonra kemankeş unvanıyla sır halkasına dahil olurdu. Yapılan bu kemankeşlik sırrı ve unvanının teslîmi merâsimine "Kabza Almak" denirdi. Kabza alanın en az attığı mesâfe 900 gez ( yani 500 metre) olmak zorundaydı.
Sözlükte "satmak için mal ya da hayvan getiren kişi" ve "bir yerden ithal edilen deve, at ve mal" anlamlarındaki celeb kelimesi, Türkçe'de kasaplık hayvanları ve özellikle koyun sürülerini sevk edip kasaplara satan kimseler için kullanılmış, celeplerin sattığı kasaplık hayvanlara da "celep malı" denilmiştir.
Osmanlı belgelerinde celep veya gönüllü celep "hayvan tüccarı" anlamında geçer. Evliya Çelebi gönüllü celepleri esnaf grupları arasında zikreder ve bunların İstanbul'da toplam sayısını 2000 olarak verir. Bir terim olarak celep, Osmanlılar'da İstanbul'un et ihtiyacı için koyun getirmek ve İstanbul kasaplarına satmakla yükümlü olan kimseleri niteler. Bu kişileri hayvan tüccarlarından ayırmak gerektiğinde "yazılı celep" şeklinde söylenirdi.
Osmanlılar, özellikle fetihten sonra büyük bir gelişme gösteren İstanbul'un iâşesine özel bir önem verdi, halkın yiyecek ihtiyacını düzenli biçimde karşılamak için teşkilâtlanma yoluna gitti. Genelde et ihtiyacının temin edilmesi amacıyla celeb-keşân denilen sistemle kalabalık asker, saraylı ve sivil halkı barındıran, nüfusu gittikçe artan İstanbul'un et iâşesini düzenleme gereği duydular.
İnsanlık tarihinin en eski mesleklerinden biri olan çerçilik mesleği, gezgin satıcıların eşek, at üstünde veya araçlarında taşıdıkları iğneden ipliğe ürünleri, köy köy dolaşıp köylünün malı karşılığında takas etmesi ya da para karşılığında satması usulüne dayanıyor.
Ulaşımın güçlükle yapıldığı dönemlerde kırsal kesimde yaşayanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük öneme sahip olan çerçilik, ulaşımın rahatlaması ve marketlerin köylere kadar yerleşmesiyle önemini kaybetti. Müşterileri genelde kadın ve çocuklardır. Çerçilikle uğraşanlar çoğunlukla erkektir.