Osmanlı’nın Filistin topraklarına miras bıraktığı kadim camiler
Osmanlı Devleti ayak bastığı topraklarda, Allah'ın ve Resulü'nün isminin her daim anılmasını amaçladı. Dolayısıyla Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs, Osmanlı için çok önemli bir mirastı. Osmanlı'nın Filistin topraklarına hakim olduğu sürede devlete hükmeden tüm padişahlar Kudüs'ün ve bu mübarek toprakların muhafazasına çalıştı. Osmanlı zamanında özellikle 19. yüzyılda Filistin'e sekiz cami yapıldı.
Giriş Tarihi: 20.04.2022
16:06
Güncelleme Tarihi: 17.02.2024
16:17
Sesli dinlemek için tıklayınız.
Cebeliye Camii
🔹 1870 yılında inşa edildiği tahmin edilen Cebeliye Camii, denizin karşısına kahverengi renge sahip düzgün kesme taştan oluşur. Cami, 1960 ve 2000'li yıllarda iki defa restore edilerek korunmaya alınır.
🔹 Dikdörtgen bir şekle sahip olan caminin içine altı parçalı son cemaat mahfilinden girilir. Son cemaat mahfili ise sivri kemerlerle batıya, kuzey ve doğuya açılır. Camide yer alan üslup farklılıkları içerideki üst örtülerden anlaşılır.
🔹 Çok yüksek bir yapıya sahip olmayan minaresi silindirik bir yapıya sahiptir. Minarenin tek şerefesi ve küçük alemi caminin bir Osmanlı camisi olduğunu gösterir.
Acemi Camii
🔹 Yafa'nın Acemi Mahallesi'nde bulunan, Akdeniz'i gayet kolay bir şekilde görülebilecek olan bir konumdaki Acemi Camii, Şeyh İbrahim el-Acemi'nin türbesinin etrafına 19. yüzyılda inşa edilir.
🔹 Cami 20. yüzyılda tamamen yenilenir ve içerisinde yer alan türbe de 1992'de yeniden inşa edilir. Silindirik gövdeli, tek şerefeli tipik minaresiyle yapı dikkat çekici bir Osmanlı camisidir.
Mahmudiye Camii'nin mimari özellikleri
🔹 Filistin'deki en büyük ve en önemli camilerden birisi olan Mahmudiye Camii'nin içerisinde ikisi büyük, birisi küçük olmak üzere üç avlu bulunur. Caminin ana avlusunu caminin batı tarafında yer alır.
🔹 Bu avlunun güneyinde enlemesine olarak yer edinen cami, yuvarlak kemerli ve örtülü altı parçalı son cemaat yeri, iki büyük kubbeyle örtülü yatay dikdörtgen şekilli harimi ve sekizgen gövdeli ve iki şerefeli minaresiyle dikkat çeker. Güney duvarın doğu ucunda da Süleyman Paşa'nın yaptırdığı sebil yer alır.
Sıksık Camii
🔹 Yafa'da en yoğun bölgelerden birisinde yer alan Sıksık Camii, 1883 yılında bir cami ve bir sebil olarak inşa edilen bir komplekstir.
🔹 Sıksık Camii'ndeki sebil bir sever kemerden oluşur. Kemerin üzerinde bir kitabe yer alır ve kitabenin iki yanında zeytin dalları ve II. Abdülhamit'in tuğrası bulunur.
Sıksık Camii'nin mimarisi
🔹 Sebil ve camiden ibaret olan caminin sebili büyük bir sivri kemerli nişten oluşur. Düz bir silmeyle çerçevelenmiş olan kademelenen sivri kemer Avrupa mimarisinde sıkça karşılaştığımız Gotik etkiler uyandırır.
🔹 Sebilin arka tarafındaki cami ise örtülü küçük ve basit bir mekandan ibarettir. Fakat minare Osmanlının mührü olarak hala varlığını devam ettirir. Minare, silindirik gövdesi, taş bileziği, üzerindeki tek şerefesi ve küçük bir kubbesiyle Yafa'da yer alan tipik mimarinin bir tekrarı niteliğindedir.
Hasan Bey Camii
🔹 Hasan Bey Camii, I. Dünya Savaşı'nda Filistin bölgesini 1917 yılında İngilizler işgal etmeden önce Filistin'in son valisi Hasan Bey tarafından şehrin merkezi ve yoğun bir konumuna yaptırılır.
🔹 Yafa'da bulunan Hasan Bey Camii, yörede yoğun bir şekilde kullanılan kahverengi kesme taşlarla değil, Hasan Bey'in isteğiyle açık renkli taşlarla inşa edilir.
🔹 Yüksek bir platformun üzerinde yer alan camiye basık kemerli büyük bahçe kapısından girilir.
Caminin mimarisi
🔹 Parçalı bir kütle organizasyona sahip Hasan Bey Camii, esasında dokuz adet küpün bir araya gelmesinden oluşur. Merkezdeki kütlenin üzerinde küçük bir kubbe yer alır.
🔹 Yatay dikdörtgen şekilli ve etrafı demir parmaklıklı tek sıra pencerelerle hareketlendirilmiş olan bir avluya sahiptir. Avluda camiye giriş kapısının hemen önüne iki yana yerleştirilmiş fıskiyeli birer sekizgen şadırvan bulunur.
🔹 İç mekanda kıble duvarında silindirik bir şekilde taşma yapan mihrap, sivri kemerli basit bir yapıya sahiptir. Minberi ahşap malzemeden oldukça nahif ve sade bir üsluptadır.