Osmanlı’nın gönül yolculuğu; Mekke ve Medine’ye gönderilen hediyeler
Surre alayları; Kabe'nin bakımı, tamiri, inşası ve Müslümanların hac görevini yerine getirmeleri için yola çıkan Mekke ve Medine'ye gönderilen hediye ve sadakaları taşıyan hac kervanıdır. İstanbul'dan dualarla yola çıkan alay, oradan Haremeyn'e giderek ahaliye, zahitlere, Mekke emirlerine, Hicaz bölgesinde yaşayan ihtiyaç sahiplerine emanetlerini ulaştırırdı. Peki, bu alayda yer alan hediyeler nelerdi?
Giriş Tarihi: 02.05.2020
16:42
Güncelleme Tarihi: 06.06.2020
23:24
ALAYIN GÜVENLİĞİ NASIL SAĞLANIYORDU?
Surre alayının güvenliği güzergâh üzerinde bulunan sancak beyi, beylerbeyi veya valilerce sağlanırdı. 1863 yılı surre alayının Payas civarında eşkıya saldırısına uğrayıp surrenin gasbedilmesi ve bir sonraki hac mevsimine kadar bölgede güvenliğin sağlanamaması yüzünden 1864'ten itibaren denizyolu tercih edildi.
İSTANBUL'DAN MUKADDES TOPRAKLARA GÖNÜL YOLCULUĞU
İstanbul ve Mısır'dan yollanan surrelerin ayrılmaz unsurlarından biri de mahmillerdi. İstanbul'dan gönderilene mahmil-i hümâyun, Kahire'den gönderilene mahmil-i Mısrî denirdi. Dörtgen bir ahşap çerçeve üzerinde dört yüzlü bir piramit şeklinde olan mahmil, üzeri altın ve gümüşle bezenmiş yazılar, ipek püsküller, çeşitli nakışlar ve kıymetli taşlarla süslenmiş bir atlasla kaplanırdı.
Mısır surre ve mahmili tamamı karayoluyla veya Süveyş üzerinden Cidde'ye ve bazan da İskenderiye'den Hayfa'ya denizyoluyla, oradan demiryoluyla Medine'ye olmak üzere farklı güzergâhlardan gönderilirdi.
Mısır ve Şam'dan gelen surre ve mahmiller Medine ve Mekke'de törenlerle karşılanır ve Arafat'ta birleşirdi.1952'ye kadar hacıların gidiş ve dönüş merasimlerinde Kahire sokaklarında görülen mahmil Temmuz 1952 Hür Subaylar ihtilâliyle son buldu.
Surre alayının güzergahı İzmit, Akşehir, Konya Adana, Antakya, Hama, Şam, Ma'an, Medine ve Mekke'ydi.
Surre alayı, Topkapı Sarayı'ndaki Kubbealtı önünde toplanır ve Üsküdar'a geçerdi. Dımaşk, Osmanlı döneminde de Anadolu'dan, Irak'tan, İran'dan ve Halep'ten gelen hacıların yanı sıra Orta Asya hacılarının da bir toplanma merkeziydi. İstanbul'dan gönderilen surre alayı burada merasimlerle karşılanarak diğer hacılarla birleşirdi. Sonrasında Mısır'a hareket edilirdi. Buradan da Mekke'ye gidilirdi. O dönemde Şam- Mekke arası 61günlük yoldu. Yaya olarak gidiş-dönüş İstanbul- Mekke arası 8,5 ay sürerdi.
Yılın en önemli dinî ve kısmen de siyasî merasimlerini oluşturan bu alaylar hem de güzergâh boyunca surreyi yollayan iktidarın dinî kimliğinin önemli sembolü diye görülüyordu. Osmanlı sultanlarının sadece Haremeyn'deki seyyid ve şerifleri değil aynı zamanda ulemâ ve meşâyihi de özel hediyelerle donatmaları aynı anlayışla değerlendirilebilir. Her yıl Müslümanlardan dileyenlerin hediyelerini Haremeyn'e iletmesi bakımından halk için surrenin ayrı bir önemi vardı.
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Mısır hidivlerinin surre merasimlerini giderek daha şaşaalı hale getirmeleri, iki gidiş öncesi bir de dönüşte olmak üzere yılda üç merasim düzenlemeleri ve Kâbe örtüsü, Makam-ı İbrâhim örtüsü ve mahmili Kahire sokaklarında dolaştırarak halkın heyecanlı katılımını sağlamaları, İstanbul'a karşı yürüttükleri dinî ve siyasî nüfuz mücadelesinin âdeta bir göstergesİ gibiydi. Surre ve mahmil geleneğinin sona erdirilmesi de aynı şekilde Suudi yönetiminin bu nüfuz simgesini ortadan kaldırma kararlılığıyla ilgilidir.