Osmanlı’nın gönül yolculuğu; Mekke ve Medine’ye gönderilen hediyeler
Surre alayları; Kabe'nin bakımı, tamiri, inşası ve Müslümanların hac görevini yerine getirmeleri için yola çıkan Mekke ve Medine'ye gönderilen hediye ve sadakaları taşıyan hac kervanıdır. İstanbul'dan dualarla yola çıkan alay, oradan Haremeyn'e giderek ahaliye, zahitlere, Mekke emirlerine, Hicaz bölgesinde yaşayan ihtiyaç sahiplerine emanetlerini ulaştırırdı. Peki, bu alayda yer alan hediyeler nelerdi?
Giriş Tarihi: 02.05.2020
16:42
Güncelleme Tarihi: 06.06.2020
23:24
Surre alayına davet edilenler, Topkapı Sarayı'ndaki Kubbealtı önünde toplanırdı. Mekke şerifine gönderilecek mektup ile surre-i hümayun torbaları hafızların okuduğu Kur'an-ı Kerîm eşliğinde padişah huzurunda mühürlenir ve surre eminine teslim edilirdi.
Padişahın hediyelerinden oluşan mahmil-i şerifi taşıyan deve başta, surre torbalarının yüklendiği diğer deve ve katırlar arkada olmak üzere sarayın orta kapısı olan Bâb-ı Hümâyûn'dan çıkıp Sirkeci'deki Kireç İskelesi'ne gidilirdi. Oradan Kaptan Paşa'nın hazırlattığı kayıklara bindirilen surre alayı, Üsküdar'a geçer ve mukaddes topraklara kadar kara yoluyla giderdi.
SURREDEKİ HEDİYELER NASIL DAĞITILIRDI?
Padişahın surre alayı ile gönderdiği mektup, Mekke emiri tarafından Mina mevkiinden sonra surre torbaları içindeki paralar defterde yazıldığı şekilde dağıtılırdı. Haccın bitimine müteakip surre emîni, Mekke emirinin padişaha yazdığı mektup ve hediyeleri alarak İstanbul'a dönerdi.
Surre alayı gidiş ve dönüşünde İstanbul halkının şahit olduğu, yılın en önemli, en çok itibar edilen ve Boğaz'ın her iki yakasında büyük kalabalığın iştirak ettiği, bir dini merasimdi Surre alayları, Osmanlı'nın son dönemlerine kadar bu özelliğini korudu.
Osmanlı padişahlarına gönderilen hediyeler
Surre alayını kazasız belasız kutsal topraklara ulaştırmaktan sorumlu kişiye surre emini denirdi. Bu kişilerin dindar ve namuslu bir devlet adamı olmasına dikkat edilirdi. Surre eminine sadrazam huzurunda kendisine "hil'at " giydirilirdi .
Kalabalık surre maiyetine muhafız askerler de refakat ederdi. Surre yola çıktığında, İstanbul'dan ve güzergah üzerindeki yollardan da hacca gitmek isteyenler bu kafileye katılırdı. Surre alayı, Şam'a varınca, surre emini görevini Şam beylerbeyine devrederdi. O da surreyi Mekke'ye ulaştırır, hediyelerin dağıtımı yapıp hac farizası yerine getirirdi. Daha sonra Mekke şerifinin padişaha hitaben kaleme aldığı bir teşekkür ve dua mektubuyla birlikte alay yine aynı güzergâhı takip ederek İstanbul'a geri dönerdi.
Hil'at : Halife ve hükümdarlar tarafından verilen şeref elbisesi.
MEKKE VE MEDİNE’YE GÖNDERİLEN HEDİYELER
Surre alayında, para dışında nadir bulunan halılar, seccadeler, şamdanlar, avizeler, paha biçilmez Mushaf-ı Şerifler, levhalar, örtüler, gümüş perde halkaları, okkalarla buhurlar, elbiseler, Mekke emirine mahsus sırmalı ve işlemeli kaftan, mücevherli kılıç, inciden tespih gibi kıymetli hediyeler seyyidlere, şeriflere, fakirlere gönderilirdi. Sultan III. Murad (1574-1595) zamanında Medine'ye 196, Mekke'ye 87 ve Kudüs'e 11 keseden oluşan nakit para yollanmıştı. Gönderilen diğer hediyeler ise şunlardı:
SURRE İLE GÖNDERİLEN KÂBE ÖRTÜLERİ
Osmanlı'da Kâbe'ye Yavuz Sultan Selim döneminde iç örtüleri; Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise dış örtüsü, kapı perdesi, kuşak ve diğer örtüleri gönderilmeye başlandı.
Kâbe örtüsünün yenisi genellikle Kahire'de dokunur ve surre alayı ile yollanırdı. Eskisi de surre alayının dönüşünde İstanbul'a getirilirdi.
Naima, Kabe örtülerinin işlenmesi hakkında şunları yazdı: "Sultan Ahmed Han, özenerek İstanbul tezgâhlarında işlenmesini buyurdular. Eşsiz nakışlarla dokunup yapılmasında öyle dikkat ve külfet olundu ki, benzeri geçmemişti. Kâbe'nin iç örtüleri 1060 zir'a ve tartısı bakımından 48 bin dirhem ibrişimle işlendi. O yılın Cumâdel zulâsında (Ağustos 1612) güvenilir adamlarla Kâbe'ye gönderildi."
Eski Kâbe örtülerinin yelek, çanta, takke, anahtar torbası, sanduka örtüsü olarak kullanıldığı da görülürdü. Kabe örtülerinin üzeri nesih, sülüs, celî sülüs hat yazıları ile ayetler dokunurdu.