Osmanlı'nın haşmetini temsil eden saltanat kayıkları
Bir zamanlar İskele Kethüdası'nın denetiminde çalışan kayıkçıların, Haliç'in iki yakası arasında fesli, şemsiyeli yolcularını kürek çekerek, Galata'dan Eminönü'ne; Hasköy'den Balat'a gün boyu taşıdığını biliyor muydunuz? Peki, Sultan Abdülhamid'in tahta çıktıktan sonra, Eyüp Sultan Cami'nde kıldığı ilk Cuma namazına saltanat kayığı ile gittiğini? Sizler için Osmanlı mirası saltanat kayıklarının tarihini derledik.
Giriş Tarihi: 31.05.2019
15:58
Güncelleme Tarihi: 31.05.2019
16:18
Sultan kayıkları ilk olarak Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonra kullanılmaya başlandı. Padişahlar, sultan kayıklarını Cide'de yaptırmakla birlikte kürekçilerini de o ilçeden alırlardı. Gemi inşa sanatında pek muvaffakiyetli ve türünün ince birer örneği olan saltanat kayıklarında güzellik ve ihtişam en sade bir üslupla ifade edilmişti. Köşklü, kuşlu gibi isimlerle anılan saltanat kayıklarının muhtelif boyda olanları vardı.
On üç çifte kürekle hareket edenler ekseriya otuz bir, otuz iki metre uzunluğunda, 2.35 metre genişliğinde ve 3. 10 metre yüksekliğinde inşa edilirlerdi. Bütün gövde kenardan süslemelerle bezenir ve bu süslemeler baş ve kıç taraflarında doruk noktasına ulaşırdı.
Sultan kayığının en göz alıcı kısmı, saltanatı temsil eden köşkleriydi; başları uzun ya da kıvrık olurdu. Kıç ve baş süslemeleri çeşitlilik içerir ve üzerlerinde altın yaldızlı oymalar vardı. Kıç, baştanbaşa fildişi, abanoz yahut deniz aygırı dişindendi. Kayıkların baş tarafında, ayrıca ahşaptan veya gümüşten yapılmış kartallar ve deniz kuşları; içlerindeki minik köşklerde sultanın taht koltuğu ya da kanepesi bulunurdu.
Padişah puflu minderlerle divanlara uzanır ve imparatorluk rengi olan al şemsiyenin altında geziler yaparlardı. Kayıklar batılılaşma sonrası, gösterişin öne çıkmasıyla tahtanın içine altın parçalar katılarak imal edilir olmaya başladı çatıları yükseldi, hatta bazılarında kubbe biçimini aldı. Perdelerin içi genelde beyaz, krem ya da yeşil renklerden, dışıysa çok koyu ve parlak kırmızı renkte atlastandı.
Bu perdelerin kenarları sırma bordürle çevrilir, bazen de gerçek incilerle süslenirdi. 19. Yüzyılda yapılar, kılık kıyafet, eşyalar ve süslemeler değişime uğradığı için kayıklar da bu durumdan etkilendi. Sarayda, ne kadar kürekçi ile kayık sahibi olduğu kesin, yazılı kurallara bağlıydı. Padişahın en gösterişli kayığı 10 kürekten yukarı genellikle de 16 kürekli olurdu.