Osmanlı'nın hastalıklara geçit vermeyen karantina adası; Urla Tahaffuzhanesi
Dünyada bulaşıcı hastalıkların yaygın olduğu yıllarda, Osmanlı topraklarını deniz yoluyla gelecek hastalıklardan korumak için İzmir'de Karantina Adası üzerine yapılan ve günümüzde dünyanın en iyi korunmuş ada tahaffuzhanesi olarak gösterilen sağlık merkezini inşa etti. Yurt dışından gelen gemilerden hastalığın yayılma ihtimaline karşı Osmanlı bütün tedbirini aldı. Peki, Osmanlı'da salgın hastalık riski nasıl azaltıldı? Urla Tahaffuzhanesinde karantina süreci nasıl işlerdi?
Giriş Tarihi: 17.03.2020
14:58
Güncelleme Tarihi: 24.03.2020
14:54
Yolculara sabun havlu takunya gibi eşyalar verilir ve sterilize edilmiş su ile yıkanmaları sağlanırdı. Duştan çıkan insanlara dezenfekte edilmiş kıyafetleri geri verilir ve doktor muayenesine giderdi. Bu muayenede hastalığı olmayanlar yolculuğuna devam ederken hastalık belirtisi olanlar ise adada misafir edilirdi.
OSMANLI’NIN İNSANA VERDİĞİ DEĞERİ GÖSTEREN ÖRNEKLERDEN BİRİ
Tahaffuzhanede yolcuların ipekli eşyaları için ayrı bir kazan bulunurdu. İpeğin korunması için bitki özünden yapılmış bir solüsyonun kullanılırdı. Bu solüsyonun yumuşatıcı bir etkisi vardı.
Bu ayrıntı, Osmanlı'nın sadece kişiyi değil, onun malzemelerini arındırırken bile ince düşündüğünü insana verdiği değeri gösteren örneklerden biriydi.
Urla Tahaffuzhanesi ticaret gemileri, yolcu gemileri ve hac yolu için ülkenin dört bir yanında gelen hacılar için düşünüldü. 1950 yılına kadar da aktif bir şekilde çalışmaya devam eden karantina adasının başlangıçta karayla bağlantı olmadığı için buraya Fransızlara köprü yol da yaptırıldı.
Hasta olan kişiler, yoğun çabalar sonucunda iyileştirildikten sonra seyahatlerine diledikleri gibi devam edebilirdi. Fakat hastalığı ağır olup da vefat eden misafirler için ise adanın arkasında mezarlık bulunuyordu. Burada birçok farklı milletten 350'ye yakın kişi yatmaktadır.
MİKROBUN BULAŞMA RİSKİ NASIL AZALTILDI?
İzmir valisinin iznini almadan hiçbir gemi yol alamazdı, kurallar katıydı. Adanın limanına yerleştirilen raylı sitem makinelerine kadar uzanıyordu. Bu sayede eşyaların taşınmasında sorun çıkmadığı gibi mikrop bulaşma riski azaltılıyordu. Raylı sistemle taşınan eşyalar temizlenirdi. Kıyafetler de 120 derecelik buharla sterilize ediliyordu.
1894 yılında Yemen'den gelen askerler Urla'daki tahaffuzhaneye gönderilerek muayene edildi ve karantina altına alındı. Bingazi'den Girit'e uğrayan Kayseri vapurunda karahumma hastalığı görüldüğü için yolcular karantinaya alındı.
1903 yılında İzmir'de veba hastalığı yüzünden bir kişinin ölmesi üzerine tüm gemiler karantinaya alındı. Gemideki tüm eşyalar dezenfekte edildi. Karantina altına alınan kişiler arasında Mısır Valisi Abbas Paşa'nın kardeşi Mehmet Ali Paşa da yer alıyordu.