Osmanlı'nın ilk Barok mimari eseri 'Nuruosmaniye'
"Osmanlı'nın nuru" olarak adlandırılan Nuruosmaniye Külliyesi, klasik Osmanlı formu ile Batı'nın barok mimari ve süsleme detaylarının en iyi şekilde sentezlendiği ilk ve tek mimari yapı olarak yıllara meydan okuyor.
Giriş Tarihi: 10.09.2018
16:30
Güncelleme Tarihi: 10.09.2018
16:41
Külliyenin restorasyonu sırasında 2013 yılında Nuruosmaniye Camisi'nin altından 420 kamyon balçık çıkarılarak, 8,5 metre derine inilmesiyle tarihi caminin altında, varlığı bilinen ama yıllarca atık ve çöplerle dolmuş ve gözden kaybolmuş 825 metrekare kullanım alanlı, 2 bin 42 metrekare büyüklüğünde bir mahzene ulaşıldı.
8 yapıdan oluşan külliyenin içinde yer alan Nuruosmaniye Camisi'nde alışılmış Osmanlı mimarisindeki Türk motifleri kullanılmazken, sivri kemer yerine yuvarlak bir form kullanılarak, yan duvar revakları dantel gibi şekillendirildi. Renkli vitray pencereler ve mihrap duvarında yarım daire şekli ve kiliselere benzeyen mihrap çıkıntısı ile taş işçiliğindeki Barok oylumlarla büyük bir devrim yapıldı.
Ana mekanı dört büyük kemerin taşıdığı 25 metre 50 santim çapındaki tek kubbeyle örtülen Nuruosmaniye Camisi'nin, U biçimindeki son cemaat yeri, beş kubbeli. Ana kubbenin eteğinde bulunan 174 pencere ile aydınlatıldığı için "Nuruosmaniye" adı verilen caminin kubbesinde de "Allah göklerin ve yerin nurudur" ayeti yazıyor. "S" ve "C" biçiminde münhani (eğrisel) kemerlerin kullanıldığı caminin duvarlarını çevreleyen içbükey kornişlerde de (kuşak yazısı) Fetih Suresi bulunuyor. Kuşak yazısının arkasında, caminin içini dolaşan yürüme yolu da bulunuyor.
Büyük kemerin altında, yarım kubbeli bir mekan içinde bulunan dışarıya çıkıntılı mihrabı, Babil'in Asma Bahçelerini andırıyor. Caminin mihrabı, minberi ve sol duvara yaslanmış hünkar mahfilinin yanındaki vaaz kürsüsü mermerden oluşuyor.
Osmanlı mimarisinde taş külahların ilk kez kullanıldığı cami, kendisine bitişik kesme taşla örülmüş yivli gövdeli, ikişer şerefeli, iki minareye sahip. Caminin minaresinin külahları kurşun kaplı iken 19. yüzyıl sonlarında taş külahlar yapıldı.
Ali bin Murad, Katipzade Mehmed Refi, Hoca Mehmed Rasim Efendi, Seyyid Abdülhalim, Mumcuzade Mehmed bin Ahmed, Yahya Fahreddin gibi devrin en iyi hattatları tarafından yazılmış kitabelerin bulunduğu yapının iç süslemeleri de bu ustalarca işlendi.
Nuruosmaniye Camisi'nin doğu tarafında yan cepheleri pencereli, Hünkar Kasrı'na çıkışı sağlayan büyük bir rampa bulunuyor. Yuvarlak kemerli kapıdan sonra başlayan rampalı üst yol, sola dönüp camiye bağlanarak hünkar mahfiline ulaşıyor.
Önünde 3 kemerli bir revak bulunan, kubbeli ve dörtgen bir bina olarak dış yüzey işlemeleri İtalyan Baroku'nu yansıtan türbede ise Sultan III. Osman'ın annesi Şehsuvar Valide Sultan'ın sandukası yer alıyor.
Külliyenin güneydoğusunda kalan ve giriş kapısı cami avlusuna bakan orta avluyu çevreleyen odalardan oluşan medrese, 12 göz hücresiyle klasik Osmanlı medrese mimarisini yansıtıyor. İmaret ise küçük bir avlu, mutfak ve yemekhaneden oluşuyor.
Alt katı bodrum olan ve birkaç basamakla yükseltilmiş bulunan iki platform üstüne inşa edilen kütüphanede, ana kubbeyi dört sütunun taşıdığı ve iki yarım kubbeyle bu ana kubbenin desteklendiği görülüyor.