Osmanlı'nın ilk Barok mimari eseri 'Nuruosmaniye'
"Osmanlı'nın nuru" olarak adlandırılan Nuruosmaniye Külliyesi, klasik Osmanlı formu ile Batı'nın barok mimari ve süsleme detaylarının en iyi şekilde sentezlendiği ilk ve tek mimari yapı olarak yıllara meydan okuyor.
Giriş Tarihi: 10.09.2018
16:30
Güncelleme Tarihi: 10.09.2018
16:41
Büyük kemerin altında, yarım kubbeli bir mekan içinde bulunan dışarıya çıkıntılı mihrabı, Babil'in Asma Bahçelerini andırıyor. Caminin mihrabı, minberi ve sol duvara yaslanmış hünkar mahfilinin yanındaki vaaz kürsüsü mermerden oluşuyor.
Osmanlı mimarisinde taş külahların ilk kez kullanıldığı cami, kendisine bitişik kesme taşla örülmüş yivli gövdeli, ikişer şerefeli, iki minareye sahip. Caminin minaresinin külahları kurşun kaplı iken 19. yüzyıl sonlarında taş külahlar yapıldı.
Ali bin Murad, Katipzade Mehmed Refi, Hoca Mehmed Rasim Efendi, Seyyid Abdülhalim, Mumcuzade Mehmed bin Ahmed, Yahya Fahreddin gibi devrin en iyi hattatları tarafından yazılmış kitabelerin bulunduğu yapının iç süslemeleri de bu ustalarca işlendi.
Nuruosmaniye Camisi'nin doğu tarafında yan cepheleri pencereli, Hünkar Kasrı'na çıkışı sağlayan büyük bir rampa bulunuyor. Yuvarlak kemerli kapıdan sonra başlayan rampalı üst yol, sola dönüp camiye bağlanarak hünkar mahfiline ulaşıyor.
Önünde 3 kemerli bir revak bulunan, kubbeli ve dörtgen bir bina olarak dış yüzey işlemeleri İtalyan Baroku'nu yansıtan türbede ise Sultan III. Osman'ın annesi Şehsuvar Valide Sultan'ın sandukası yer alıyor.
Külliyenin güneydoğusunda kalan ve giriş kapısı cami avlusuna bakan orta avluyu çevreleyen odalardan oluşan medrese, 12 göz hücresiyle klasik Osmanlı medrese mimarisini yansıtıyor. İmaret ise küçük bir avlu, mutfak ve yemekhaneden oluşuyor.
Alt katı bodrum olan ve birkaç basamakla yükseltilmiş bulunan iki platform üstüne inşa edilen kütüphanede, ana kubbeyi dört sütunun taşıdığı ve iki yarım kubbeyle bu ana kubbenin desteklendiği görülüyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aras Neftçi, yaptığı açıklamada, Nuruosmaniye Camisi ve Külliyesi'nin Osmanlı döneminin son büyük külliyesi olduğunu hatırlattı.
Külliyenin 1748-1755 yılları arasında tamamlandığı bilgisini veren Neftçi, "Devrinin en muhteşem eserlerinin başındadır. Osmanlı Cihan Devleti, 250 yılı aşkın klasik devir mimarisi uyguladı. Bayezid Camisi'nden başlayıp da Nuruosmaniye'ye kadar... Artık 250 sene aynı gömleği giymenin haceti kalmadığını ve yeni bir üslup Batı tarzı dediğimiz ama Batı'nın birebir kopyası olmayan Barok üsluptur fakat Osmanlı'ya mahsus. Onun için bunun adı Osmanlı Baroku'dur. " diye konuştu.
Sultan I. Mahmud tarafından yapımına başlanan külliyenin III. Osman zamanında tamamlanarak Nuruosmaniye adını aldığını ifade eden Neftçi, isminin hem Osmanlı Devleti'ne öykündüğünü hem de banisinin adını aldığını söyledi.
Neftçi, Nuruosmaniye'nin içerisinde cami, medrese, imaret, imarete bağlı yemek yerleri, sebil, şadırvan, sıbyan mektebi ve hünkar mahfilinin de yer aldığı bir külliye olduğunu belirterek, hünkar mahfilinin evi andırdığını ve ona bağlı olarak dükkan, taş oda ve mahzen gibi birçok ilavesi olduğunu anlattı.