Osmanlı'nın ilk karantina merkezleri
Dünyada bulaşıcı hastalıkların yaygın olduğu yıllarda Osmanlı Devleti, topraklarını kara ve deniz yoluyla gelecek hastalıklardan korumak için çeşitli karantina merkezleri kurdu. İnsana ve insan sağlığına son derece önem veren Osmanlı, salgın hastalıklarının imparatorluk topraklarında yayılma ihtimaline karşı tedbirini aldı. Karantina uygulamalarının ilk örneklerini ise Tuzla ve Urla'da inşa ettirdiği tahaffuzhaneler oluşturuyordu. Peki, Osmanlı'da uygulanan 14 günlük kural neydi? Salgın hastalıkların yayılması nasıl engellendi?
Giriş Tarihi: 24.03.2020
15:06
Güncelleme Tarihi: 03.08.2020
16:43
Hastalıklar, toplumların baş etmek zorunda olduğu büyük sorunlardan biridir. Özellikle de salgın hastalıklar beraberinde binlerce ölüm ve sakatlık getirirdi. Bu hastalıkların yayılmasını engellemek ve korunmak için de karantina yöntemi uygulanırdı.
Karantina sözlükte bulaşıcı hastalıklardan korunmak için insan veya hayvanların belli bir yerde gözetim altında tutulması anlamına gelir.
TARİH BOYUNCA UYGULANAN KARANTİNALAR
Osmanlı'nın dünyaya örnek olan karantina merkezleri
İnsana ve insan sağlığına son derece önem veren Osmanlılar, memleketin her köşesinde hizmet vermeyi kendilerine görev edindi. Özellikle varlıklı kişiler; paşalar, sultanlar kendi adlarına veya vakıfları adına şifa yurtları, hastaneler yaptırdı.
Osmanlı'nın halk sağlığına verdiği öneme yaptırılan tahaffuzhaneler örnek gösterilebilir. Döneminde tüm dünyayı esir eden salgın hastalıkları topraklarından uzak tutmak için tedbirler alan Osmanlı, bu karantina merkezlerini kurdu.
TARİHTE PANDEMİ İLAN EDİLEN SALGIN HASTALIKLAR
1831 yılındaki kolera salgınından sonra, II. Mahmud'un emriyle karantina için ilk defa Meclis-i Tahaffuz toplanarak 1838 yılında göreve başladı.
Bu hastalıkların önlenmesinde tahaffuzhanelerin önemli yararları görüldü. Bu uygulama ile hastalığın görüldüğü yerler kontrol altına alınarak bölgeye giriş ve çıkışlar denetim altında tutulmakta ve hastalığın yayılması önlenmeye çalışılıyordu.
BULAŞICI HASTALIKLARLA İLGİLİ AYET VE HADİSLER
Karantina uygulamasının ilk örneği
Arapça kökenli olan tahaffuz kelimesi, "korunma" anlamına gelir. Türk Dil Kurumunda ise "sefer sırasında, yolcu ve çalışanların arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların iyileştirilmeleri için büyük limanlara yakın kıyılara kurulmuş sağlık kuruluşu" anlamına gelir.
Karantina uygulamalarının Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk dönemlerinde bilinen ilk örnekleri Tuzla ve Urla'da yer alıyor.
Osmanlı'nın ilk karantina merkezi; Tuzla Tahaffuzhanesi
19. yüzyılda bütün dünyayı etkileyen kolera, veba, tifo, tifüs, çiçek, sarıhumma, lekeli humma gibi salgın hastalıkların yayılmasını önlemek için Osmanlı döneminde Tuzla'da ve İzmir Urla'da karantina işlevi görecek iki tahaffuzhane (karantina merkezi) kuruldu. 1823 yılında ise ilk karantina bölgeleri kuruldu.
Sultan Abdülhamid döneminde, 1892'de Tuzla Tahaffuzhanesi tamamlanarak hizmete girdi. Tebhirhane binası, kadın ve erkekler için ayrı ayrı düzenlenmiş iki hastahane, revir, yönetim ve karakol binaları ile konaklama amacıyla kullanılan barakalar yer alırdı.