Osmanlı'nın ilk karantina merkezleri
Dünyada bulaşıcı hastalıkların yaygın olduğu yıllarda Osmanlı Devleti, topraklarını kara ve deniz yoluyla gelecek hastalıklardan korumak için çeşitli karantina merkezleri kurdu. İnsana ve insan sağlığına son derece önem veren Osmanlı, salgın hastalıklarının imparatorluk topraklarında yayılma ihtimaline karşı tedbirini aldı. Karantina uygulamalarının ilk örneklerini ise Tuzla ve Urla'da inşa ettirdiği tahaffuzhaneler oluşturuyordu. Peki, Osmanlı'da uygulanan 14 günlük kural neydi? Salgın hastalıkların yayılması nasıl engellendi?
Giriş Tarihi: 24.03.2020
15:06
Güncelleme Tarihi: 03.08.2020
16:43
Osmanlı'nın ilk karantina merkezi; Tuzla Tahaffuzhanesi
19. yüzyılda bütün dünyayı etkileyen kolera, veba, tifo, tifüs, çiçek, sarıhumma, lekeli humma gibi salgın hastalıkların yayılmasını önlemek için Osmanlı döneminde Tuzla'da ve İzmir Urla'da karantina işlevi görecek iki tahaffuzhane (karantina merkezi) kuruldu. 1823 yılında ise ilk karantina bölgeleri kuruldu.
Sultan Abdülhamid döneminde, 1892'de Tuzla Tahaffuzhanesi tamamlanarak hizmete girdi. Tebhirhane binası, kadın ve erkekler için ayrı ayrı düzenlenmiş iki hastahane, revir, yönetim ve karakol binaları ile konaklama amacıyla kullanılan barakalar yer alırdı.
Hastalık belirtisi göstermeyenler İstanbul'a girebiliyordu
Tuzla Tahaffuzhanesi, Yunanistan'dan ve Bulgaristan'dan göç eden Osmanlı halkının ilk ayak bastığı yerdi . Lozan mübadillerinin değişim kararı neticesinde gelen vatandaşlarımızın sağlık sorunları burada çözüldü ve sağlıklı olanlar buradan Anadolu'ya yerleştirildi.
O dönemde sadece hastalık belirtisi göstermeyen kişilerin İstanbul'a giriş yapmasına izin veriliyordu.
14 günlük karantinadan sonra izin veriliyordu
Eğer hastalık belirtisi söz konusu ise 14 gün karantina süresi sonunda , hastalığın görülmemesi ya da geçmesi durumunda tekrar İstanbul'a giriş yapmalarına izin veriliyordu. Tuzla Tahaffuzhanesi, bu dönemde hastane olarak işlev yapan merkezlerden biriydi.
Tuzla Tahaffuzhanesi, 1890'dan 1935'e kadar hizmet verdi.
Karantina uygulamaları nasıldı?
19. yüzyılda en korkulan salgınlara yol açan veba ve kolera gibi hastalıkları taşıdığından şüphelenilen gemilerin yolcu ve mürettebatları, karaya ayak basmadan önce tahaffuzhanelerde muayene ediliyor sonrasında ise topluca ilaçlanıyordu.
Salgın hastalık belirtisi gösteren, karayoluyla veya deniz yoluyla gelen insanların önce tahaffuzhaneye getirilerek doktor kontrolünde, kıyafetleri de dahil olmak üzere dezenfekte ediliyordu.
Döneminin en modern makinelerine sahipti
Tuzla Tahaffuzhanesi, dönemin en modern teçhizatlarıyla donatıldı. İlk çamaşır makinelerinin de burada kullanıldı. Gelenlerin kıyafetlerinin dezenfekte edilmesi amacıyla yıkandı.
Misafirlerin kişisel temizlikleri için banyo bölümü bulunuyordu. Buradaki aletler çok teferruatlı ve yapı olarak son derece aktif şekilde kullanılıyordu.
Tuzla Tahaffuzhanesi, günümüzde İTÜ Denizcilik Fakültesinin de içinde yer aldığı liman bölgesinde yer alıyor. Tuzla'daki binada, 130 yıllık geçmişi bulunan İTÜ Denizcilik Fakültesine ilişkin belge, fotoğraf ve eşyalar da sergileniyor.