Arama

Osmanlı'nın ilk müderrisi Davud-i Kayseri

Büyük ilim tarihimize adını altın harflerle yazdırmaya hak kazanmış ulema öncüsü Davud-i Kayseri, "dünya bilinmeden ahiret anlaşılmaz" esasına bağlıydı ve gösterişten uzak bir tutumla ömür sürdürdü. Osmanlı'nın ilk müderrisi ve ilk düşünürlerinden bir tanesiydi. Vahdet-i vücud nazariyesini felsefî mahiyette yorumlayan ve savunan ilk sufi müellifti. Bütün tabiat olaylarını enerji ve enerji değişimiyle açıklayan fizik ve felsefe doktrini enerjetizmi, Batı'da bu görüşün kurucusu olan Wilhelm Ostwald'dan altı yüzyıl önce Davud-i Kayseri temellendirmişti. İşte, bilimden tasavvufa eğitimden felsefeye birçok alanda kendini göstermiş büyük alim…

Dâvûd-i Kayserî, Sadreddin Konevî'den tasavvuf öğrenmek için Konya'ya gelen ve onun ölümünden önce Anadolu'dan ayrıldığı bilinen, tasavvuf yolunda üstadı olduğunu söylediği Abdürrezzâk el-Kâşânî ile (ö. 736/1335) İran'ın Sâve şehrinde tanıştı.

  • 5
  • 33
OSMANLI’NIN İLK İNŞAATI
OSMANLI’NIN İLK İNŞAATI

Osmanlı mimarisinin ilk inşaatı Bursa'da olmuştur. Oysa Bursa'da Orhan Gazi devrine ait olan en eski cami kitabesi 1337/1338 tarihini taşır. O halde ilk (Osmanlı mimarisi açısından) cami inşaatının İznik'te bulunduğu kabul edilmelidir. Çünkü 1335 yılında İznik'teki büyük inşaat tamamlanmıştır. İşte o tarihlerde Anadolu'da ulema içinde adı saygı ile anılan bir zattan bahsedilir. Orhan Gazi, yaptırdığı medreseye yönetici bir bilgin aramaktadır. Çandarlı Kara Halil'in tasvip ettiği her bakımdan üstün yetenekleri olduğu kabul edilmiş bulunan Dâvud-i Kayserî Hoca'ya haber gönderilir.

Tayin, 1335 yılı içinde olduğuna göre bu düşünce, medresenin inşası sırasında var olduğu gerçeğini meydana getirmiştir. Zaten Orhan Gazi, daha işe başlarken onun nasıl sonuçlanması gerektiğini yerinde hesaplayan bir düşünce sistemine sahipti. 1335 yılında 48 yaşında olan Orhan Gazi, Dâvud-i Kayserî ile konuşur.

  • 7
  • 33
ORHAN GAZİ’DEN GELEN MÜDERRİSLİK TEKLİFİ
ORHAN GAZİ’DEN GELEN MÜDERRİSLİK TEKLİFİ

Yalnız Dâvud-i Kayserî Hoca, biraz sert yapılı, kolay kolay eyvallah diyecek bir şahsiyet değildir. Hatta bu sebeple ona kılı kırk yaran huydadır derler. Öyle hoş görünmek korkusunu da taşımaz. İlk medrese hocası kendisi olacağı için de daha titiz davranmıştır.

Kuruculuk düşüncesi taşımakla sürdürücülük çabası arasında fark vardır. Bunu Orhan Gazi çok iyi bildiği için Dâvud-i Kayserî Hoca'yı çağırtır. Aynı anda İznik Kadısı görevinde bulunan Çandarlı Halil Paşa da oradadır. Orhan Gazi sorar: "Mevlânâ Dâvud, bu medrese himmetini bekler. Acaba bizim ne gibi hizmetimizi istersin?" Dâvud, "Hizmetiniz, medreseye gelecek öğrencinin imtihanında bizim fikrimize karşı çıkılmasın, yeter." şeklinde cevap verir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN