Osmanlı’nın ilk uzay romanı
Bilim kurgunun bizlere sunduğu fantastik yaşam, günümüz dünyasında hayatın zorluklarına karşı bir kaçış noktası oluşturarak, hayal dünyamızı zenginleştiriyor; ufkumuzu açarak başka evrenlere kapı aralıyor. Osmanlı döneminde de edebiyatımızda bilim kurgu eserlerinin kaleme alındığını biliyor muydunuz? Ya da Osmanlı'nın ilk uzay romanının adını? "Bugünün gerçekleri dünün hayalleridir" sözünün kanıtı niteliğinde, bilim kurguya dair bir asır öncesinin hayal dünyasına gidiyoruz…
Giriş Tarihi: 04.03.2021
17:29
Güncelleme Tarihi: 17.01.2024
16:21
Sesli dinlemek için tıklayınız.
BİR ASIRLIK ÜTOPYA: MARS’TA YAŞAM VAR MI?
Bugün sıklıkla tartışılan "Mars'ta yaşam olup olmadığına ilişkin bilgi" belki de Osmanlı döneminde de irdelenen bir konudur.
🔹 Zira Osman Nuri Bey, Mars ile ilgili olarak "Dünya'nın gelecek hayatı" şeklinde bir tanımlamada bulunmuş; ondan övgüyle söz ederek ütopik tanımlara yer vermiştir.
🔹 "Fevkalade bir medeniyet ve ileri bilim dünyası" ve "insanlardan daha zeki ve gelişkin canlıların yaşadığı" şeklindeki tasvirleri bunlardan bazılarıdır. Öte yandan uçan canlılardan ve uçan araçlardan da bahsetmiştir.
VIDEO
VENÜS: CENNET GİBİ BİR DÜNYA
Venüs, oldukça büyük hacimli bitki ve hayvanların, ejderha ve çok çeşitli bitkilerin yaşadığı "cennet gibi bir dünya" olarak tanımlanmıştır.
🔹 Venüs için "inanılmaz bir gün doğumu ve batımının" mevcut olduğunu söyleyen Osman Nuri Bey, bu tahminini gezegenin Güneş'e olan uzaklığı ile gerçekleştirmiştir:
🔹 "Güneş'in batışı pek hazin, batış anında ufuk yerinden başkalaşım gösteriyor. Sanki ufuk kanlara bulanıyor. Kızıl bir renk ile boyanmış böyle kanlı, kan rengi manzarada batış anları... Güneş'in cüssesi bir değirmen taşı kadar büyük.
🔹 Venüs'ün uydusu yok, Ay'ı yok. Geceleri karanlık, hep mezar karanlığı. Venüs de mehtapsız bir dünya. Bizim Dünya, yeryüzü, Venüs'ün elçisi, yetkilisidir. Venüs'ten bakılınca, Dünya parlak bir yıldız gibi parıldamaktadır. "
UZAYIN ÖLMÜŞ DÜNYASI: SATÜRN, URANÜS, NEPTÜN
Osman Nuri Bey, Jüpiter ile ilgili kaleme aldığı tasvirlerde ise daha çok şairler, edipler ve ressamlar için bir yaşam tahayyülüne yer vermiştir.
🔹 Jüpiter'i daha çok akıl, fikir ve hayal gücü ile özdeşleştiren Osman Nuri Bey, anlatısında bu gezegene göz kamaştırıcı bir güzellik bahşetmiştir.
🔹 Güneş'e ve Dünya'ya en uzak gezegenler olan Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenlerini ise karanlık bir muhteva ile kaleme almıştır.
🔹 Ona göre bu üç gezegen, "uzayın ölmüş dünyası" dır ve Güneş ile olan mesafenin çokluğundan dolayı, "karlar altında kalmış, karanlık" ve "bir ebedi mezar" olarak tanımlanmıştır.
(x) 🚀 Uzay araştırmalarının günlük hayatımıza katkıları
OSMANLI BİLİM KURGU DÜNYASININ İLK ÖRNEĞİ
Osmanlı döneminde edebiyat alanındaki eserleri etkileyen isimlerin başında, Jules Verne'in 1864 yılında kaleme aldığı, " Arzın Merkezine Seyahat" adı ile çevrilen roman gelir.
🔹 Jules Verne'in ilham olduğu bilim kurgu türünde, Osmanlı'da ilk kaleme alınan eser ise 1887 yılında Ahmet Mithat Efendi'nin yazdığı Fenni Bir Roman Yahut Amerika Doktorları adlı romandır.
🔹 ABD'li iki doktorun bilimsel çalışmalarından yola çıkılan romanda, cansız varlıkların yanı sıra canlı varlıkların da bir maden tabakasıyla kaplanabileceği; bu metal kırıldığındaysa içindeki canlının halen hayatta olacağı şeklinde bir kurguya yer verilmiştir.
🔹 Ahmet Mithat, kaleme aldığı bu romanda Batı'nın bilim, teknoloji ve sanayi alanlarındaki gelişmelerini övmüş; ancak ahlak yapıları ve "dinsizlikleri" üzerinden de eleştirilerde bulunmuştur.
(x) 📗 OKUMA ÖNERİSİ:
📌 Osmanlı Bilim Kurgusu: Fennî Edebiyat
◽ Osmanlı edebiyatında bilim kurgu fenni edebiyat olarak adlandırılırdı ve teknolojik ilerleme, fantastik dünyaların yansıması kültür alanında bu eserlere yansımıştı.
◽ 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı edebiyatında ortaya çıkan bilim kurgu serüveni Seda Uyanık tarafından derlenen bir kitap ile okuyucuya aktarılıyor. Eserde, Türk edebiyatının öncü isimlerinin kaleme aldığı bilim kurgu eserlerine dair detaylara yer veriliyor.
(x) 🔍 Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
GEÇMİŞ VE GELECEK ARASINDA BİR YOLCULUK
Bilim kurgu alanında eser veren bir diğer yazar, 1913 yılında kaleme aldığı eserle Molla Davudzade Mustafa Nazım Erzurumi'dir.
🔹 Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyye-i Rü'yet isimli yapıtıyla Molla Davudzade Mustafa Nazım, o dönemde yaşanan Balkan Savaşları'nın zorlu ekonomik ve siyasi koşullarını eserine yansıtmıştır.
🔹 Rüyasında dedesi Molla Davud'u gören yazar, ona dönemin koşullarını umutsuz bir biçimde anlatmaktadır; dedesi ise onu 400 yıl sonrasının İstanbul'una götürerek umut aşılayan anlatılarda bulunmuştur.
🔹 Esere göre, 2300'lü yıllarda İstanbul dünyanın başkenti olmuş, çok ileri teknolojiler geliştirilmiştir.
🔹 Bir restoranda sadece düğme ile masa ve sandalye belirebilmekte; masaya eğilip söylenen siparişler kendiliğinden bir araba üzerinden taşınarak masalara getirilebilmektedir.
🔹 Giyilebilir kanatlı uçma makineleri kullanılmakta; bütün makine ve ulaşım araçları hava ve suyla çalışmaktadır.
🔹 İstanbul girişlerinde kişiler röntgen çekilerek bir hastalığının olup olmadığı tespit edilmektedir ve polisler fotoğraf makinesine benzer bir cihazla insanların her an nerede olduklarını gözlemlemektedir.
(x) 🔍 Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.