Osmanlı'nın ilk vakanüvisi Naima Efendi kimdir?
Vakanüvis Osmanlı döneminde, zamanın olaylarını saptayıp tarihe geçirmekle görevli devlet tarihçisi anlamına gelir. Vakanüvisler , sadece kendi dönemlerinin olaylarını yazmakla kalmamış, olayların kesintisiz tespiti için devrin tarihini tamamlamakla da görevlendirilmiştir. Osmanlı'da resmi tarihçiler için kullanılan bir unvan olan vakanüvisin son temsilcisi Abdurrahman Şeref Bey iken; ilk resmi vakanüvis olarak ise Naima Efendi seçilmiştir. İşte Naima Efendi hakkında bilgiler...
Giriş Tarihi: 10.02.2020
16:25
Güncelleme Tarihi: 10.02.2020
17:05
Osmanlı vakanüvisliği, ilmî anlayış ve yazım tekniği bakımından İslâm tarih yazıcılığı geleneğine bağlı kalmıştır. Dîvân-ı Hümâyun kalemlerinden biri olarak şekillenmesi bakımından daha ziyade inşa ve şiir sanatında tanınmış kişilerin bu göreve getirildiği söylenebilir. Bununla birlikte ilmiye mensubu vakanüvisler de tayin edilmiştir.
Birincilerin edebî , ikincilerin ilmî vasıflarının eserlerine yansıdığı görülür. Vakanüvisliğe getirilecek kimselerde öncelikle hüner ve mârifet, kavrayış, sürekli tahrir ve "neşr-i ulûmla iştigal" gibi özellikler aranmıştır.
Vakanüvislerin kendi dönemlerine ait olayları yazarken kullandıkları malzeme hakkında Halil Nûri'nin 1795 tarihli takririnde ve bununla ilgili çıkan buyrulduda ilginç bilgiler yer alır. Buna göre vakâyi'nâmeye kaydedilmesi uygun görülen hususların sadâret mektupçusu, beylikçi ve âmedci tarafından reîsülküttâbın izniyle vakanüvislere haber verilmesi; azil ve tayinlere dair hususların tahvil ve ruûs kalemlerinden, merasimle ilgili olanların teşrifat kaleminden ilmühaber sûretleriyle bildirilmesi gerekiyordu.
Doğruları yazmaları için kendilerinden hiçbir şey esirgenmeyen vakanüvislerden de hadiseleri tahkik etmesi bekleniyordu. Bazen vükelânın kendilerini gizlice bilgilendirdiği de oluyordu.
Ancak 18'inci yüzyılın ikinci yarısında güvensizlik dolayısıyla bazı devlet sırlarının kendilerine açıklanmadığı, olayların sebep ve sonuçlarının tahkiki ve lâyıkıyla değerlendirilmesinin istenmediği de görülüyordu. Bu yüzden vakanüvisler faydasız şeyler yazmaya mecbur kalıp önemsiz hadiseleri büyütürken, önemlilerini gerektiği gibi kaydedemiyorlardı .
Ayrıca vakanüvislerin dış dünyaya ve özellikle Osmanlı Devleti'nin münasebette bulunduğu Avrupa devletlerine dair hadiselere de yer verebilmeleri için her ay Avrupa'ya dair olaylardan vakanüvislerin haberdar edilmesi de arz edilmişti.
Vakanüvisler genellikle her yılın başında kaleme aldıkları vekâyi ' cüzlerini padişaha sunmak üzere sadârete verirler, daha sonra duruma göre bu cüzleri düzeltip ikmal ederlerdi. Vakanüvislerin yazdıklarıyla en fazla ilgilenen hükümdarlardan III. Selim ve II. Mahmud'un bu hususta ilginç irade, teşvik ve tavsiyeleri mevcuttur.
İlk Osmanlı vakanüvisi Naima 'nın bu göreve getiriliş tarihi tam bilinmemekle beraber 1702'den önce olduğu kesindir.
Asıl adı Mustafa olan Naima Efendi, Halep'te doğdu. Naima; devlet hizmetine girdikten sonra geleneğe uyarak divan kâtipliği sırasında aldığı mahlasıdır . Osmanlı'nın ilk resmi ve en meşhur vakanüvisidir.
İlk eğitimini Halep'te aldı. 1091 (1680) yılı civarında İstanbul'a giden Naima, İstanbul'da bir hâmi bularak Saray-ı Atik baltacıları zümresine girdi. Beyazıt Camii'nde derslere devam etti. Divan-ı Hümâyun kâtipleri arasına girdi. 1112'de yeni görevi vakanüvislikti. Naima vakanüvis olarak öncelikle, Amcazâde Hüseyin Paşa tarafından Şârihülmenârzâde Ahmed Efendi'nin yazdığı tarihin müsveddelerini temize çekmekle görevlendirildi.