Osmanlı’nın köprü projesine Michelangelo talipti
İtalyan Rönesans döneminin ünlü ressam, heykeltıraş, mimar ve şairi Michelangelo, Osmanlı'da Sultan II. Bayezid'in hüküm sürdüğü dönemde yaşadı. Bayezid'in İstanbul'a köprü yaptırma isteğini duyan Michelangelo, Eminönü ile Karaköy'ü birbirine bağlayacak bir köprü tasarlamak için Osmanlı'ya gelmeyi planlamıştı. Peki, bu ünlü dahinin Osmanlı topraklarına gelmesi neden mümkün olmadı?
Giriş Tarihi: 25.08.2020
10:02
Güncelleme Tarihi: 25.08.2021
12:09
BAYEZİD’İN HAYALİ ÜÇ ASIR SONRA GERÇEKLEŞTİ
II. Bayezid'in arzusuna ve birçok girişimine rağmen, o tarihlerde İstanbul ile Galata arasında bir köprü kurulamadı. İstanbullular, 1845 yılına kadar şehrin bu iki yakası arasında kayıkla gidip geldiler.
Takvimler 1845 yılını gösterdiğinde eski adıyla "Cisr-i Cedit - Yeni Köprü" , I. Abdülmecid'in annesi Valide Sultan tarafından ahşap olarak inşa ettirildi.
Türkiye'nin 10 tarihi köprüsü
OSMANLI’NIN DAVETİNİ TASVİR EDEN TABLO
Kısa sürede eskiyen köprüyü, Kaptan-ı Derya Hasan Ahmet Paşa 1863 yılında yenileyerek, tekrardan hizmete sundu. Leonardo'nun Haliç'e yapmayı planladığı köprü projesi, 2000'li yıllarda Norveç'te hayata geçirildi. Ayrıca Michelangelo'nun da burada yapmayı planladığı bir köprü projesi bulunuyor.
Michelangelo'nun İstanbul'a davet edilişini tasvir eden bir tablo bugün Fransa'da sanatkârın müze haline getirilmiş olan evinde görülür. Tabloda, bir Osmanlı elçilik heyetinin karşısında Michelangelo tasvir edilmiştir.
Michelangelo, tarihin en önemli sanat dehalarından biri olarak kabul edilir. 1475-1564 yılları arasında yaşayan Michelangelo, İtalyan Rönesans dönemi ressam, heykeltıraş, mimar ve şairidir.
Michelangelo, henüz 26 yaşında heykeldeki rüştünü kanıtladığı ilk ve en ünlü eseri olan çocuk kral Davud'un heykelini yapmış ve bu eserle çağlar boyu sanatındaki dehası ile anılmıştır. Yardımcısız bir şekilde, gece gündüz çalıştığı bu heykel Rönesans sanatının harikalarından biri olarak kabul edilir. En ünlü tablosu olan "Adem'in Yaratılışı" isimli eseri ise Batı resim sanatının en canlı tasvirlerinden biri kabul edilir.
Michelangelo'nun yaşadığı çağ, kendisiyle boy ölçüşebilecek derecede yetkin ressam ve heykeltıraşçıların bulunduğu bir dönemdir. Bunların başında Rafael ve Leonardo Da Vinci gelir. Bu sanatçılar arasında büyük bir rekabet vardır.