Osmanlı’nın Viyana Kuşatması’ndan Avrupalılara ne kaldı?
Viyana Kuşatması sonrası Osmanlı ordusu geri çekilirken ağırlık yapacak her nevi eşyayı Avusturya topraklarında bırakmıştı. Peki, Osmanlı'nın bıraktığı bu ganimetlerin, Avrupa kültürünü şekillendirdiğini biliyor muydunuz? Ya da her kahvaltıda tükettikleri ve Avrupa ile özdeşleşmiş besinlerin Viyana Kuşatması sırasında keşfedildiğini? "Osmanlı'nın Viyana Kuşatması'ndan Avrupalılara ne kaldı?" sorusunun cevabını siz Fikriyat okuyucuları için derledik.
Giriş Tarihi: 29.04.2019
15:49
Güncelleme Tarihi: 29.04.2019
15:53
BIRAKILAN TOPLARI KİLİSELERE ÇAN YAPTILAR
Bugün Viyana, Krakow, Karlsruhe gibi şehirlerdeki müzelerde Osmanlılardan kalan çadırlar, silahlar ve bayraklar sergilenir.
Osmanlı topları ise Saint Stephan Kilisesi'nin büyük çanının dökümünde kullanıldı. Bu çan daha sonraki yıllarda, belki de Osmanlıların ahından dolayı kilisenin üzerine düşerek parçalandı.
1952'de kilisenin restorasyonu sırasında kalan parçalar tekrar eritilerek, yeniden çan yapıldı.
KAHVE: AVRUPA’YA BU KUŞATMA SONRASI ULAŞTI
Osmanlı ordusunun arkasında bıraktıklarının içinde yüzlerce çuval kahve de bulunuyordu.
Türk ordugâhında casus olarak dolaşıp, çeşitli söylentiler çıkaran ve Viyana'nın dışarıdaki kuvvetlerle irtibatını temin eden Leh asıllı Koltschitzky, tercümanlık göreviyle Osmanlı çadırında bulunuyordu.
KAHVE ÇEKİRDEKLERİNİ DEVE YEMİ SANMIŞLARDI
Kolschitzky, kahve ile burada tanışmış, ardından Osmanlı'dan alınan ganimetler arasında herkesin deve yemi zannettiği kahve çuvallarını yaptığı hizmetler karşılığında mükâfat olarak almıştı.
Bugün Viyana'nın yerel kahvesi olarak bilinen Melange kahvesini bulmuş ve şehirde ilk kahvehaneyi Mavi Şişe adıyla açmıştı. Daha sonra kahve, tüm Avrupa'ya yayılacaktı.
MEHTER: DÜŞMANA KORKU SALAN ASKERİ BANDO
Cihana hükmeden Osmanlı Devleti ise daimi askeri bandoya sahip ilk devletti. 1299 yılında kurulan meşhur Mehterhane bandosu, sultanla birlikte seferlere katılırdı.
Savaş sırasında marşlar çalan mehter takımı askerlere cesaret verir, düşmanın yüreğine korku salardı.
Seçkin askerlerden oluşan yeniçeri ordusunda da davul, zurna, klarnet, üçgen, zil, kös ve nakkare gibi enstrümanları çalan altı ila dokuz sıradan oluşan bando bulunurdu. Bunlar, develerin sırtında taşınırdı.
AVRUPA’DA ASKERİ BANDOLARIN KÖKENİNİ OLUŞTURDU
Avrupalılar Yeniçeri bandolarıyla hem savaş hem de barış zamanında karşılaşmıştı. Avrupa'da düzenlenen çeşitli diplomatik kabullerde Osmanlı-Türk usulü çalgılarla müzik yapılması adet haline gelmişti.
1683 yılında Viyana kapılarından mağlup ayrılan yeniçerilerin arkalarında bıraktığı müzik aletleri, Avrupa'da askeri bandoların doğuşuna zemin hazırladı.
Napolyon'un Fransız askeri bandosunda bile zil ve kös gibi Osmanlı savaş müziği çalgıları bulunmakta olup Napolyon'un Austerlitz Savaşı'nda (1805) elde ettiği zaferin kısmen bando trompetlerinin yarattığı psikolojik etkiye bağlı olduğu söylenir.