Osmanlı'nın zarafetini gösteren gizli taşlar
Bir şefkat medeniyeti olan Osmanlı, hayatın her anında, canlıya verilen değeri gözler önüne seren geleneklere sahipti. Cami duvarlarına oyularak yapılan; yardımlaşmanın gizliliğini esas alan "sadaka taşları", güven duygusunun pekiştiği "yitik taşları", atlı araçlara binmeye kolaylaştıran "binek taşları" ve hamalların yol boyunca dinlenmesini sağlayan "mola taşları" ile zarafetini yansıtır. Gelin, Osmanlı'nın unutulan bu taşlarına daha yakından bakalım.
Giriş Tarihi: 28.12.2020
13:15
Güncelleme Tarihi: 12.11.2022
17:07
Sesli dinlemek için tıklayınız.
📌 İki yolun köşelerine yerleştirilen taşlara bu isim verildi. Bunlar, dar sokaklarda dönüş yapan at arabalarındaki tekerlek millerinin bina köşelerine çarparak zarar vermesini önlerdi.
📌 Şehzadebaşı Camisi'nin avlu duvarındaki yeşil sütun, Osmanlı dönemi İstanbul'unun ortasını gösteriyordu. Bu sütun aynı zamanda köşe taşı olarak kullanıldı.
📌 Eskişehir Odunpazarı'nda Malhatun Sokağı üzerindeki Orta Cami'nin yanında köşe taşı bulunurdu. Yerden yüksekliği 96 cm'dir.
VIDEO
📌 Yitik taşları, kaybolan eşyaların sahibine ulaştırılmasını kolaylaştırmak için yapıldı. Cami veya medreselerin duvarlarına yerden 1-1,25 m yükseklikte kemerli niş şeklinde oyuk açılırdı. Eşyası kaybolan kişi ilk önce yitik taşına bakar, kendine aitse alır, değilse kesinlikle dokunmazdı.
📌 Taş duvarın içinde bir oyuk görünümde olan yitik taşları, 15. yüzyıl başlarında İstanbul'da ortaya çıkıp tüm Osmanlı coğrafyasına yayıldı.
YİTİK TAŞLARININ BULUNDUĞU TARİHİ YAPILAR
Yitik taşları, Osmanlı'da halkın ahlak, merhamet ve güven duygusunun ne kadar yüksek olduğunu gösterir.
📌 Selimiye Camisi'nde saray hamamına ait olan köşesinde yitik taşı mevcuttur. Sultan III. Murad devri vezirlerinden Sivas Beylerbeyi Murad Paşa tarafından 1580 yılında yaptırılan caminin avlusunda yitik taşı vardır.
📌 Minarenin altında yer alan altıgen kesitli, gövdesinde kemerli deliği olanın yüksekliği 106 cm, genişliği 41 cm 'dir.
Suya akseden Osmanlı medeniyeti
Osmanlı'nın, İslam dinindeki sadaka kültürünü, "alan elin veren eli görmemesi" prensibiyle sadaka taşlarında buluşturdu.
📌 Ayet ve hadis-i şeriflerde sadaka verilerek muhtaçlara yardım edilmesini fakat bunların gönüllerinin kırılmaması emredilir. Osmanlı, işte bu hassasiyeti sadaka taşları ile sağladı.
📌 Sadaka taşları, genelde caminin görülmeyen yerlerinde, birkaç sokağın birleştiği bir köşede, tekke, dergâh, zaviye, mezarlık, türbe gibi yerlerin yakın çevresinde bulunurdu.
📌 Farklı boylarda olan sadaka taşları genellikle beyaz taştan silindir veya dört köşe şeklinde yapılırdı. Bir kısmı ise havuz, kovuk ve yatay, bazen de oyuklar şeklinde olurdu.
📌Bu zarif uygulama sayesinde, sadakayı bırakan da alan da birbirini görmezdi.
📌Genellikle nakdi yardım yapılsa da giyim, kuşam eşyaları ve çeşitli besinler bırakılarak ayni yardım da yapılıyordu. Yoksullar burada biriken para veya eşyalardan ihtiyacı kadarını alır, kalanını diğer muhtaçlara bırakırdı.
"Zekat taşı", "zekat kuyusu", "dilenci mihrabı", "hacet taşı", "ihtiyaçgâh", "fıkara taşı", "hayrat deliği" olarak da anılırdı.