Padişah çiftliklerinin fotoğraflı tarihi
Sanayi İnkılabı sonrasında Osmanlı Devleti'nde her alanda olduğu gibi hayvancılık ve tarım alanında da devlet desteğiyle verimi artırıcı çalışmalar yapıldı. Sarayın at ihtiyacını karşılamak üzere kurulan Çiftlikat-ı Hümayun'lar da bu çalışmalara verilebilecek önemli bir örnekti.
Giriş Tarihi: 11.07.2018
17:54
Güncelleme Tarihi: 11.07.2018
18:02
Bu fabrikalar faaliyete geçtikten sonra, fabrikalarda imal edilecek ürünlerin hammaddelerinin de yurtiçinde üretilmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Bunlardan Feshane, İslimye Çuka Fabrikası ve İzmit Çuka Fabrikası'nın ihtiyaç duyduğu hammaddeyi karşılamak amacıyla, çok kaliteli yüne ve yüksek verime sahip olan merinos koyunları ithal edilerek ülkenin değişik yerlerinde yetiştirilmeye çalışılmıştır. Bu iş için seçilen en önemli yerlerden biri de Hazine-i Hassa'ya bağlı çiftliklerden Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu olmuştur. Mihaliç Çiftlikât-ı Hümâyûnu, merinos koyunu yetiştirilmesinde ve bu koyunların damızlık olarak Anadolu ve Rumeli'de değişik çiftliklere dağıtılmasında önemli bir rol üstlenmiştir.
ANADOLU'NUN EN DEĞERLİ ATLARININ YETİŞTİRİLDİĞİ BÖLGE
Osmanlı haraları içinde ilk örnek olan Çifteler Çiftlikat-ı Hümayunu'nun , Selçuklulardan itibaren Anadolu'nun en değerli atlarının yetiştirildiği bir bölge olan Eskişehir'de kurulmuş olması şaşırtıcı değildir. Ancak 1815 tarihli bu ilk yapı bulunduğu arazinin konumu ve bataklık olması dolayısıyla bırakılmıştır.
Günümüzde oldukça harap halde bulunan bu yapı yerine neredeyse yüzyıl sonra 1914 yılında günümüzde Anadolu Tarım işletmesi olarak kullanılan yapı topluluğu inşa edilmiştir. Anadolu Tarım işletmeleri yapıları ilk hara binası ile karşılattırıldığında benzer cephe özellikleri dikkati çekmektedir. Cephelerde Son Dönem Osmanlı mimarisi nde karşımıza çıkan batı mimarisi kökenli bir eklektizm görülmektedir. Hem ilk hara binasında hem de günümüzde Anadolu Tarım işletmesi yapılarının cephe özelliklerinde 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı mimarisinde etkili olan neo-klasik cephe anlayışının ağırlıklı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu özellik ilk hara binasının basık kemerli girişinin üçgen bir alınlıkla sonlandırılmasıyla daha da belirginleştirilmiştir.
Aynı yapının cephelerinde ortak bezeme özelliği olarak kullanılan pencerelerin etrafının kalın silmelerle süslenmesi, kemer eğrilerinin yatay silmeler ile birbirine bağlanması ve cephe köşelerinin taşların uzun ve kısa yerleştirilerek vurgulanması gibi detaylar ise günümüzdeki işletme binası yapılarında da karşımıza çıkan özelliklerdir. Ancak günümüzdeki işletme müdürlüğü yapıları içinde ilk yapıya en çok benzeyen yapı inşa tarihini kesin olarak bilemediğimiz günümüzde depo olarak kullanılan ve sadece giriş bölümünün özgün kalabildiği Depo A yapısıdır.
İLK TÜRK VETERİNERİ İHSAN ABİDİN
Dilimize Fransızcadan geçmiş bir sözcük olan Hara günümüzde at, sığır, koyun vb. evcil hayvanların üretilmeleri amaçlı olarak kurulmuş olan çiftlikleri tanımlamak için kullanılmaktadır. İlk örnekleri devlete ait olan bu çiftliklerin yetiştirdiği türler içinde atın ayrı bir yeri vardır.