Pargalı İbrahim nasıl öldürüldü?
Sultanahmet Meydanı'nda bugün Türk İslam Eserleri Müzesi olarak hizmet veren yapının aslında Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı Pargalı İbrahim Paşa'nın sarayı olduğunu biliyor muydunuz? Rum kökenli bir devşirme olan İbrahim Paşa, sultana olan yakınlığı nedeniyle önceleri "makbul"; idamının ardından ise "maktul" olarak anıldı. Peki, İbrahim Paşa nasıl öldürüldü? Ölümüne Hürrem Sultan mı sebep oldu yoksa Paşa, kendi gururunun kurbanı mı oldu? Mimar Sinan'ın ihya ettiği İbrahim Paşa Sarayı ve dönemin önemli olaylarına dair bilinmeyenleri derledik.
Giriş Tarihi: 23.08.2019
15:53
Güncelleme Tarihi: 23.08.2019
15:55
HÜRREM SULTAN’IN MI, GURURUNUN MU KURBANI OLDU?
Saraydan çıkarılan cesedi, Ayvansarâyî'ye göre Galata'da Tersane adındaki Canfedâ Zâviyesi yanına "müstakil bir suffe üzerinde " defnedilir.
Yaygın inanış, Hürrem Sultan'ın padişah üzerindeki nüfuzu bakımından kendisine rakip olarak gördüğü paşayı öldürttüğüdür.
İbrahim Paşa'nın yanında divan kâtipliğinde bulunmuş olan Celâlzâde Mustafa Çelebi, onun sultanın emirleri ve kanunların tatbikine çok büyük önem verip her işi adaletle yerine getirdiğini, son derece dindar olduğunu, fakat Bağdat'ın fethinden sonra ahlakının değiştiğini, gurura kapılıp cahillerin sözleriyle uygunsuz işler yaptığını bütün bunların da padişahın gazabına yol açtığını yazar.
SULTAN SÜLEYMAN’INKİNDEN DAHA İHTİŞAMLI YAPILAN ŞÖLEN
Bir rivayete göre, Sultan Süleyman'ın ardından oğullarını sünnet ettiren İbrahim Paşa, son derece debdebeli bir düğün yapar. Konuklara görülmemiş ikramlar sunulur, İbrahim Paşa Sarayı en güzel sofralarla donatılır.
Yemeğin sonunda misafirlere Uludağ'dan getirilmiş buzlardan oyulan kaplarda hoşaf ikram edilir. Hürrem Sultan'ın "Paşanın senin yerinde gözü var" şeklinde içine kurt düşürdüğü sultan bu ikram üzerine dayanamaz ve düğünün şehzadelerin sünnetinden daha ihtişamlı olduğunu söyler.
Diplomatik bir incelikle paşa hemen cevap verir: "Şüphesiz, öyle " der ve ekler: "Sizin düğününüzde şeref misafiri bendim, benimkinde sizsiniz. Şüphesiz daha görkemli olacak."
PUT YIKAN İBRAHİM A.S./PUT DİKEN İBRAHİM PAŞA
İbrahim Paşa'nın ilginç icraatlarından biri de Sultan Süleyman ile çıktığı Mohaç seferinden dönerken Budin şehrinde kralın av kasrında bulunan Apollo, Diana ve Herkül heykellerini İstanbul'a getirtip sarayının bahçesine koydurmasıdır.
Yüksek mermer kaideler üzerindeki heykeller hiç hoş karşılanmaz. Resim ve heykel sanatına taassupla yaklaşanlar arasında dedikodular alır yürür.
Hatta Şair Fîgânî, yazdığı "Dü İbrâhîm âmed bedâr-ı cihân/Yekî büt-şiken şüd dîger bütnişân" beyitiyle Hazreti İbrahim'in (a.s.) putları kırdığını hatırlatıp adaşı İbrahim Paşa'yı put dikmekle eleştirir.
İBRAHİM PAŞA HRİSTİYANLIĞINI GİZLİYOR MUYDU?
Paşanın ölümüyle sarayın bahçesindeki bu heykeller de yok olur. Paşa öldükten yaklaşık 20 yıl sonra İstanbul'a gelen seyyah Hans Dernschwamm, halk arasında İbrahim Paşa'nın "gâvur " kaldığı, Hristiyanlığını gizlediği, resim ve heykellere saygı duyduğuna dair söylentilerin hala sürdüğünü anlatır.
Paşanın Avrupalı sanatkârlarla irtibat halinde olduğu ve birtakım siparişlerde bulunduğu da bilinmektedir.
Evliya Çelebi'nin padişah sarayından sonra bundan büyük saray yoktur dediği yapı, İbrahim Paşa'nın öldürülmesiyle hazine-i hümâyuna geçer, daha sonra Zal Mahmud Paşa'ya tahsis edilir.
SULTANLARI, PAŞALARI VE ELÇİLERİ AĞIRLAYAN SARAY
Sinan'ın sarayda yaptığı kapsamlı onarımın, mimarbaşılığa geldiği 1538 ile Zal Mahmud Paşa'nın eşi Şah Sultan ile buraya taşındığı 1566 yılları arasında gerçekleştiği düşünülür.
Topkapı Sarayı kayıtlarında mimarbaşı Sinan'ın tamiratına ilişkin belgeler dışında, Hasan Ağa ve Sultan Ahmet Camii'nin mimarı Sedefkâr Mehmed Ağa'ya ait onarımlardan da söz edilir. Yapı yüzyıllar boyu çoğunlukla devlet konutu olarak kullanılır, paşalara, onların eşleri hanım sultanlara tahsis edilir.
Bir süre misafirhane olarak elçilere hizmet verir. Hatta bir dönem iyice gözden düşüp ahır olarak bile kullanılır.