Posta güvercinleri yollarını nasıl buluyorlardı?
Bir haberin, hızlı ve güvenli bir şekilde hedefe aktarılması, geçmişten günümüze daima önemli bir konu oldu. Mesaj ve haberlerin rivayet yoluyla, dilden dile, posta güvercinleriyle, dumanla ya da taş tabletlere yazılarak iletilebildiği dönemlerde ne mesaj uygulamaları vardı, ne konumumuzu bildiren GPS, ne de görüntülü konuşabileceğimiz bir teknoloji… Güvercinlerden Peyklere, geçmişte kullanılan posta ve haberleşme yöntemlerini sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 15.10.2018
14:18
Güncelleme Tarihi: 15.10.2018
16:04
ATLI HABERCİLERDEN DAHA HIZLILARDI
İlk bakışta bu tarz bir haberleşme ağının yerine atlı bineklerin kullanılmasının daha mantıklı olduğu düşünülebilir. Ancak, Peykler uzun mesafede atlı habercilere tercih edilecek özelliklere sahiplerdi.
Uzun süreli dayanıklılık söz konusu olduğunda, koşucuların atlara karşı üstünlüğü, kaynaklarda sıkça geçen bir konu. Düzenli antrenman yapmalarının yanı sıra dayanıklılıklarını artırmaları için kendilerine has yöntemleri vardı.
GÜNDE 150 KİLOMETRE KOŞABİLİRLERDİ
Osmanlı'da uzak yerlere acele haber götürmekle görevli Peykler, gece istirahati vermeden aralıksız koşabilirlerdi. Bu nedenle daha çabuk hedefe ulaşabiliyor ve daha güvenilir görülüyorlardı.
Günlük performansları 25-30 fersah (1 fersah=5 kilometre) olarak bilinen Peykler, İstanbul'dan Edirne'ye bir gün ve bir gecede ulaşabiliyorlardı.
NEDEN ÇINGIRAK KULLANIYORLARDI?
Koşu sürecini kapsayan tam günlük bir performans için, antrenmanlar dışında takviyelere de ihtiyaç vardı. Bunlardan biri, kemerlerine ve daha çok dizlerine bağladıkları hoş sesli çıngıraklardı.
Osmanlı Peyklerindeki çıngırakların sesi bir padişah habercisinin gelmekte olduğunu, özellikle kent içinde yolun boşaltılması için bir uyarı aracı olduğu söylenebilir. Ancak bu çıngırakların asıl amacı, durmaksızın kat edilecek mesafelerde temponun korunması ve böylece işitsel bir destek sağlamasıdır.
AĞIZLARINDA METAL KÜRE BULUNDURUYORLARDI
Peyklerin koşu esnasında performanslarını arttırmak için kullandıkları bir diğer materyal ise, ağızlarında taşıdıkları içi boş ve yüzeyi delikli olan metal kürelerdi. Bu metal küreler, düzenli burun solunumu sağlıyor ve dalaklanmayı önlüyordu.
Metal küre aynı zamanda, ağızdaki tükürük salgısının devamlılığını da sağlıyordu. Peyklerin koşu esnasında nefeslerinin kesilmemesi ya da daha rahat nefes almaları konusuyla ilişkilendiriliyor.
Durmak nedir bilmeden devam eden koşularda harcanan enerjinin aynı anda takviye edilmesi konusu da oldukça önemliydi.
Peykler haber iletimi görevini gerçekleştirdikleri esnada yanlarında badem ve akide şekerleriyle dolu mendiller taşırlardı. Hem güç kazanmak hem de olası baygınlıkları önlemek için bu beslenme türü hayati bir öneme sahipti.
Glikoz ihtiyacını bu şekerlerden karşılar, bazen de gittikleri yerlerde çocuklara bu şekerlerden ikram ederlerdi. Başlarına külah giyer, bir ellerinde kendilerini yabani hayvanlara karşı korumak için nacak taşırlardı.
Fikriyat