Rodos ve 12 Ada nasıl elden çıktı?
Anadolu'dan ayrılmış büyükçe bir Akdeniz adası olan Rodos, deniz hukuku kaidelerinin doğduğu yerdir. Rodos Deniz Kanunları Antik Çağ'dan itibaren bütün Akdeniz'de asırlarca tatbik edilmiştir.
Giriş Tarihi: 26.11.2018
10:29
Güncelleme Tarihi: 26.11.2018
10:35
Kanuni Sultan Süleyman 'ın ilk işlerinden biri Rodos'u kuşatmak oldu. Evvela etraftaki küçük adalar Venediklilerden fethedildi. Şövalyeler, teslim olma teklifini kabul etmedi. Adanın Katolik şövalyelerden baskı görüp nefret eden Ortodoks Rum ahalisi , Türklere yardım etti; casus faaliyetinde bulundu.
Adada Sultan Selim zamanından beri Hristiyan görünen bir Türk doktor vardı. Herkesi tedavi ederek itimat kazanmıştı. Adanın en hassas yerlerinin Türk top güllerinden isabet alışından şüphelenen şövalyeler nihayet bu casusu fark edip öldürdüler. Ama netice değişmedi. Hatta şövalyelerden biri, İspanyol asilzâdesi Don Andrea d'Amaral da Türk casusu idi. Bu da idam edilmiştir.
Rodos'un 1522 Ağustos'unda başlayan muhasarası, 4 ay sürdü. Nihayet imha olunacaklarını anlayan tarikatin üstad-ı azamı Fransız asıllı Philippe Villiers d'Ilse-Adam , muayyen şartlarla teslimi kabul etti. Üstad-ı azam padişahın elini öpüp teşekkür etti. Sonra şövalyeler bütün silahlarını alıp adayı tahliye ettiler. İmparator, şövalyeleri Malta'ya yerleştirdi. Sonraki yıllarda yine Osmanlılarla mücadele edeceklerdir...
29 Aralık'ta adaya giren Sultan Kanuni, ilk cuma namazı nı Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi'nin arkasında St. Jean Kilisesi 'nde kıldı. Bu câmi, 1856'da barut infilâki ile harab olmuştur.
Ada yağma edilmedi. Böylece Haçlı devletlerinin Yakın Şark'taki son kalıntılarından biri ortadan kaldırılmış oldu. Akdeniz'in kilidi ni ele geçiren padişahın Avrupa'daki şöhreti son haddine vardı.
Birkaç gün evvel Roma'da Noel ayini esnasında, kilise saçağından bir taş kopup papanın ayaklarına doğru yuvarlanmıştı. Dehşet içindeki kardinaller, Rodos'un düştüğünü anladılar.
Rodos, Kaptan-ı Derya'nın idaresindeki Cezâir-i Bahr-i Sefid Eyâleti 'nin 7 sancağından biri oldu. Deniz seferlerinde bu eyâlet halkının bazı hizmet ve mükellefiyetleri vardı. Ada gençleri denizci yazılır; adalar donanmaya su ve yiyecek temin ederdi.
Osmanlılar adayı imar etmişler; iyi yontulmuş taşlardan câmi, imâret, medrese, hamam, çeşme gibi amme eserleri yaptırılarak, mimarî cihetten bir İtalyan şehri hüviyetindeki adaya, Osmanlı mührü vurulmuştur. Bu devirde dokumacılık ve çinicilik pek meşhur olmuştur.
Şehre Anadolu'dan Müslümanlar ve İtalya'dan Yahudiler gelip yerleşmiştir. 1577'de nüfusun %75'i Rum, 20'si Türk ve 5'i Yahudidir. 1892'de Rodos vilâyet merkezi oldu.
Adanın refahı için vergi muafiyeti tanınmış; ahali fakir olduğu için, yıllık bir maktu vergi ile iktifa edilmiştir. Rodos limanına yanaşan gemilerin kereste ihtiyacı sebebiyle, yemyeşil adanın ormanları giderek fakirleşmiştir. Akdeniz ticaretinin zayıflamasıyla adanın parlak günleri sona ermiştir.
1 Ekim 1911'den itibaren Libya 'yı işgale teşebbüs eden İtalyanlar, sahilden ileri pek sokulamadılar. İçeri doğru taarruzları mütemadiyen püskürtüldükçe, harb müzminleşti. Bu da ordunun itibarını ve askerin moralini sarstı.
Bu manevî hezimeti, kolay muvaffakiyetlerle telafi etmek isteyen İtalyanlar, 24 Nisan'dan başlayarak 12 Ada , yani Rodos ve etrafındaki adaları, -bir ada daha ilavesiyle- işgal ediverdiler. Sırasıyla İstanpula (Stampalia), Rodos, Herke (Kharki), Patmos, Leros, Kalimnos, Kerpe (Karpatos), Piskopi, Kaşot (Kasos), İncirli (Nissiros), Lipsos, Simi ve nihayet İstanköy (Kerme) düştü.
12 Ada'da Osmanlı hâkimiyeti 389 sene sürdü. Bu işgalde, yerli Rumlar, İttihatçılardan bezmiş olacaklar ki, 4 asır evvelkinin hilafına, işgalcileri destekledilerse de, buna sonradan çok pişman olacaklardır.
İtalyanlar Libya'ya yardım sevkiyatını önlemek ve Boğazları tehdit etmek gayesini taşıyorlardı. Türk donanması, İtalyanlarla boy ölçüşebilecek hâlde değildi. Birkaç gün sonra Çanakkale Boğazı önlerine gelip Kilitbahir'e sokulmuşlarsa da, Türk bataryalarının ateşi üzerine geri çekilmiştir.
15 Ekim 1912 tarihinde İsviçre'de Lozan yakınındaki Uşi 'de imzalanan sulh antlaşması, Osmanlıların Libya'yı; İtalyanların da 12 Ada'yı boşaltmasını hükme bağlıyordu. Buna rağmen Balkan Harbi'ni ve Yunanların adaları işgal edebileceğini bahane eden İtalyanlar, adaları boşaltmadı .