Arama
Sanki Yedim Camii'nin ilginç hikayesi
İstanbul denilince akla ilk gelenlerden biri de yüzyıllardır şehrin siluetinin eşsiz parçaları olan camilerdir. Şehrin kimliğinin en önemli parçalarından biri olan camilerle ilgili bilgiler ise bu zenginlik karşısında ne yazık ki eksiktir. Hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız camilerin başında gelen Sanki Yedim Camii'nin günümüze ulaşan ilginç bir hikayesi var. İşte küçük damlacıkların büyük göller meydana getirebileceğinin bir kanıtı olan Sanki Yedim Camii'nin öyküsü...
Selatin Camileri, Osmanlı İmparatorluğu döneminde sultanların yaptırdıkları camilere verilen addır. İstanbul'daki ilk selatin camisinin, İstanbul'un ele geçirilmesi sonrası camiye çevrilen Ayasofya olduğu öne sürülse de II. Mehmed tarafından yaptırılmış Fatih Camii ilk selatin camii olarak kabul edilmektedir. Yakın çevresinde böylesine ihtişamlı bir mabedin bulunması Keçecizade'nin büyük bir karar almasında etkili olur. Nitekim girişeceği eylem aynı zamanda büyük bir nefis terbiyesidir.
Keçecizade'nin cami yaptırma niyeti kalbinde öyle güçlenir ki, bir tutku halini alır. Ama ne hali, ne de maddî durumu cami yaptırmaya müsaittir. Fakat içindeki tutkuya engel olamayan Keçecizade Hayreddin, bunun için para biriktirmeye başlar. Her zaman olduğu gibi çevresindeki insanlar yolundan çevirip, ümidini kırmak için seferber olurlar. "Gel vazgeç bu sevdadan, boyundan büyük işlere kalkışma…" deseler de Keçecizade yolundan dönmez.
Nefsinin arzularını dinlemeyip para biriktirmeye başlayan esnaf, canı bir şey istediğinde, almayıp; sanki yedim (varsay ki yedim) diyerek parasını ayrı bir yere koyar. 20 yıl sonra biriktirdiği paralar küçük bir cami yaptıracak miktara ulaşınca Fatih'teki Zeyrek semtinde kendisine gösterilen yere hayalindeki camiyi yaptırır. Keçecizade Hayreddin Efendi'yi tanıyan tanımayan herkes hikayeden oldukça etkilenir ve ünü kulaktan kulağa yayılan cami halk arasında 'Sanki Yedim Camii' olarak anılır.
Resmî kayıtlarda camiyi yaptıran kişiyle ilgili bir bilgi bulunmadığı için, caminin bânisi konusundaki görüşler de çeşitlilik göstermektedir. Keçecizade Hayreddin ile birlikte, caminin yapımıyla ilişkilendirilen bir başka kişi de Adanalı Şakir Efendi'dir. Orijinal bina, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Unkapanı bölgesinde etkili olan büyük bir yangın sırasında büyük ölçüde zarar görmüştür.
Sultan Abdülhamid'in emaneti: Shitta Bey Camii
1959 yılına değin metruk hâlde kalan bina, bir süre marangozhane olarak kullanılmış, ancak daha sonra mahalle halkının topladığı yardım paralarıyla büyük bir onarım geçirerek tekrar yapılmıştır. Mimarî özelliğe sahip olmamakla birlikte fevkani ve betonarme olarak yapılan mabedin bir büyük ve dört çeyrek kubbesi olup, kurşunla kaplıdır.
Abdülhakim Sancak Camii nerede? İçinde cami olan 5 üniversite...