Arama

Şehrin ortasında saklı bir köşe: Beylerbeyi Bedevi Tekkesi

İstanbul'un en güzel semtleri arasında yer alan Beylerbeyi, kültür, sanat ve tarihi doku açısından oldukça zengindir. "Çengelköy'ün sebzevatı, Beylerbeyi'nin teşrifatı, Kuzguncuk'un haşeratı, Üsküdar'ın hırdavatı..." Halk arasında bilinen bir söz… Halkının sakinliği, kibarlığı ve yardımseverliğiyle tanınan bu güzide semtte, Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl, Refik Halat Karay, Sezai Karakoç ve Cahit Zarifoğlu gibi pek çok ünlü edebiyatçımız da ikamet etmiş. Tarihi siluetin hâkim olduğu bu semt, ara sokaklarında İstanbul'un en sırlı mekânlarından sayılabilecek bir bedevi tekkesine de ev sahipliği yapar. Gelin bu sırlı köşedeki huzur dolu Beylerbeyi Bedevi Tekkesi'ne doğru bir yolculuğa çıkalım…

  • 4
  • 9
Kaynaklar ışığında Beylerbeyi Bedevi Tekkesi
Kaynaklar ışığında Beylerbeyi Bedevi Tekkesi

Kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Beylerbeyi Bedevi Tekkesi'nin şeyhi Hüseyin Hıfzî Efendi'nin yetiştirdiği müritler, Çengelköy Bedevi Tekkesi ile Üsküdar Toptaşı'nda bulunan Bedevi Tekkesi'nin başındaydı. Hüseyin Hıfzî Efendi ve müritleri sahil boyunca Anadolu yakasının en güzel köşelerindeki tekkelerinde varlıklarını sürdürmüşler. Bedeviye tekkeleri genel itibariyle İstanbul'da ve bilhassa Üsküdar'da ilgi odağı olmuş. Ayrıca Mısır kökenli Bedeviyyelik, kültürler arası etkileşimi de sağlamış o dönemde. İstanbul'da Afrika kültürü ve "beylerbeyi teşrifatı" ile mecz edilen Bedeviyyelik, döneminde oldukça etkin bir roldeymiş.

  • 5
  • 9
‘Asitane’ konumundaki tekke
‘Asitane’ konumundaki tekke

Beylerbeyi Bedevi Tekkesi, Anadolu yakasında bulunan tekkeler için asitane konumunda olmuş. Farsça "kapı, eşik" anlamına gelen asitane kelimesi aynı zamanda Osmanlı devrinde bir tarikatın tam teşekküllü tekkelerini tanımlamak için de kullanılmış. Bu bilgiden yola çıkarak Beylerbeyi Bedevi Tekkesi'nin döneminde önemli bir merkez rolünde olduğunu anlıyoruz.

Kaynaklar, tekkenin inşasından önceki bir tarihe ait olduğu düşünülen kitabede, önceden de burada bir tekkenin olabileceğini aktarıyor. Ayrıca, Tekke'ye ait olduğu anlaşılan bir bakır kazanın, Abdülmecid'in kızı Cemile Sultan'ın dadısı Şemsi Nur Hanım tarafından 1328/1910 yılında buraya vakfedildiği düşünülüyor.

Beylerbeyi Bedevi Tekkesi'nin şeyhleri, Hüseyin Hıfzî Efendi, Şeyh Said Efendi,ve Seyyid Nesib Efendi. Tekke'nin son şeyhi ise Seyyid Mahmut Ratip Efendi'dir.

Tekke kalıntıları

Araştırmacılar Tekke'ye ait birtakım kalıntılardan bahseder. Bu kalıntılar tevhidhane ve mihrab kısmında Bedeviyye tacının on iki dilimli tepeliği ve tarikata ait sancaklar. Sancakların paramparça olmuş bir halde bulunduğu söylense de dikkat çeken nokta dokumalarındaki kalite ve renklerin canlılığıymış. Bu bilgiler ışığında Bedeviyyelik hakkında çıkarımlarda bulunabiliriz

Dört katlı ahşap bina 1987'de İstanbul Eğitim Vakfı'na tahsis edilmiş, Hüseyin Hıfzî Vakfı'nın kurulmasının ardından eserin mimarisi muhafaza edilerek onarılmış. Ayrıca Tekke, eski geleneği devam ettirerek halka sıcak yemek dağıtımıyla halen aşevi faaliyetlerini sürdürmektedir.

Beylerbeyi Bedevi Tekkesi'nin kuruluşuna ve tarihine dair bilgileri, kaynakların ışığında genel hatlarıyla aktardık. Fakat tüm bunların ötesinde şehirdeki tarihi yapıların bir de insanlar üzerindeki yadsınamaz etkisi var. Felsefe ve edebiyatçılarımızın bahsettiği, zamansal kavramlar, hep o süreklilik... O süreklilik bizi iki binli yıllardan 18. yüzyıla doğru huzur dolu bir yolcuğa çıkarabilir. 'Değişen zaman içinde değişmeyen'i bulmamıza olanak tanıyabilir…

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN