Selçukluların dini ve ilmi faaliyetleri
İslam dünyasında siyasi açıdan liderliği ele alan Selçuklular, dış dünyada Bizanslılarla mücadele etmiş; ülke içinde ise Şiiliğe karşı Sünniliğin hamisi olmuşlardı. Dini ilimler konusunda pek çok medrese açmışlar, dönemin önemli hocaları bu medreselerde dersler vermişler, Kur'an ve sünnete dayalı tasavvuf anlayışının gelişmesini sağlamışlardı. Nizamiye medreseleri başta olmak üzere, eğitim faaliyetlerinde fenni bilimlere de önem vermişler, ilmin taşıyıcısı olmuşlardı. Selçukluların ilmi, fikri ve tasavvuf faaliyetleri hakkında bilgileri derledik.
Giriş Tarihi: 26.08.2020
09:49
Güncelleme Tarihi: 24.09.2021
14:13
İLİM YUVASI OLARAK ‘NİZAMİYE MEDRESELERİ’
Irak bölgesi de Hanefiliğin yayıldığı alan olmuştur. İkinci büyük Sünnî mezhep olan Şafiilik daha çok Hicaz ve Mısır'da yayılmakla birlikte sonraları Suriye ve Irak bölgelerinde de etkin bir konuma gelmiştir.
Şafiilerin bu bölgelerde Hanefilerle beraber fetva ve öğretim işlerini paylaşmaya başlamaları Selçuklular dönemine denk gelir. Fatımilerin açmış olduğu Ezher Medresesi'nden yetişen Şiî-Bâtınî dâîlerin çalışmalarına karşı Selçuklular, Nizamiye medreselerini inşa ettirmişlerdir.
(x) Nizamülmülk kimdir? Nizamülmülk nasıl öldürüldü?
ORTAK BİR KÜLTÜRÜN GELİŞMESİNİ SAĞLADILAR
Şiilik propagandaları Hicaz ve Suriye gibi halkı Arap olan bölgelerde yaygın olduğu için Selçuklular, Arap topluluklarının daha çok benimsediği Şafii mezhebi esaslarına göre eğitim yapan medreselerin açılmasını sağlamışlardır. Böylece Şiî propagandalarının etkisiz hale getirilmesi amaçlanmıştır.
İmâmü'l-Haremeyn el-Cüveynî, Ebû İshak eş-Şîrâzî, Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed eş-Şâşî, İmam Gazzâlî, İlkiyâ el-Herrâsî ve Muhammed b. Yahyâ en-Nîsâbûrî gibi şahsiyetler bu medreselerde müderrislik yapmıştır.
Endülüs'ten Mâverâünnehir'e, Kafkaslar'dan Yemen'e kadar çeşitli bölgelerden gelen öğrenciler Bağdat, Nîşâbur, Merv, Herat ve İsfahan gibi şehirlerde nizamiyelerde okuyarak memleketlerine dönmüş ve Sünnilik üzerinde ortak bir kültürün gelişmesine hizmet etmiştir.
O DÖNEMDE DİĞER MEZHEPLERİN DURUMU NEYDİ?
Hanbelî mezhebi ise gerek arkasında siyasî desteğin olmaması gerekse Hanbelilerin kendi mezhep anlayışları yüzünden fazla yayılma imkânı bulamamıştır. Daha çok Bağdat ve çevresinde görülen Hanbelî mezhebinin Selçuklular dönemindeki en büyük temsilcisi Ebû Ya'lâ el-Ferrâ, Suriye ve Harran'daki diğer önemli temsilcisi sûfî müellif Hâce Abdullah-ı Herevî'dir.
Mâlikî mezhebi de Selçuklular'ın hâkim olduğu Irak, Bağdat ve Suriye'de mensupları az olmakla beraber varlığını sürdürmüştür. Ebü'l-Fazl Muhammed b. Abdullah el-Mâlikî ve Ebû Ya'lâ Ahmed b. Muhammed el-Abdî dönemin önemli Mâlikî âlimleridir. Bu dört Sünnî mezhebin yanında Evzâî ve Zâhirî mezhepleri de varlıklarını kısmen devam ettirmiştir.
FEN İLİMLERİNDE DE EĞİTİM VERİLDİ
Selçuklular döneminde açılan medreselerde dinî ilimlerin yanı sıra edebiyat, riyâziye, astronomi ve felsefe okutulmuş, Ebû İshak eş-Şîrâzî, Cüveynî, Gazzâlî ve Fahreddin er-Râzî gibi din âlimleri yanında diğer ilimlerde de söz sahibi âlimler yetişmiştir.
Bu dönem edebiyat sahasında büyük şahsiyetlerin yetiştiği çağ olmuştur. Tuğrul Bey'in divanında görev alan Ali b. Hasan el-Bâharzî, Alparslan ve Melikşah'a hizmet eden Tuğrâî gibi edipler bunlar arasında sayılabilir. Hatîb et-Tebrîzî ve Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī gibi edipler aynı zamanda müderrislik görevi yapmıştır.
(x) Devlet yönetme sanatını kaleme alan siyasetnameler
MELİKŞAH’IN EMRİYLE RASATHANE KURULDU
Selçuklular dönemi fen bilimleri alanında da önemli başarıların elde edildiği bir devirdir. Ömer Hayyâm, Melikşah'ın emriyle kurduğu rasathanede astronomi çalışmalarını yürütmüş, Melikşah'ın lakabına nisbetle güneş yılını esas alan Celâlî takvimini hazırlamıştır.
Bu alandaki çalışmalar Muhammed b. Ahmed el-Beyhaki tarafından Sultan Muhammed Tapar döneminde İsfahan rasathânesinde sürdürülmüş, Bedî' el-Usturlâbî çalışmaları tamamlayıp zîcleri tesbit etmiştir.
Sultan Sencer döneminde Abdurrahman el-Hâzinî, Selçuklu ülkesinin enlem ve boylamlarını gösteren "Zîc-i Sencerî"yi hazırlamış ve sahasında önemli bir çalışma olan Mîzânü'l-ḥikme adlı kitabı kaleme almıştır. Bu gelişmeler Nasîrüddîn-i Tûsî'nin Merâga'daki rasathânesini kurmasına zemin hazırlamıştır.