Seyahatname'de yer alan sivrisinek vakası
"Çok gezen mi bilir yoksa çok okuyan mı bilir?" sorusunu bize her seferinde düşündürten seyyah-ı alem Evliya Çelebi, imparatorluk topraklarının neredeyse bütün bölgelerini gezdi. Bir rüya ile yolculuğu başladı, bin rüya tadında güzellikleri bizlere miras bıraktı. Yaptığı seyahatlerde karşısına çıkan kitaplarda bile bulamayacağımız ilginç hadiseleri, eseri Seyahatname'ye kaydetti. İzmir'in Menemen ilçesinde vuku bulan sivrisinek vakası da bunlardan yalnızca biriydi... Peki, Evliya Çelebi'ye göre Menemen'in sinek istilasına uğramasının arka planında ne vardı?
Giriş Tarihi: 11.07.2020
09:14
Güncelleme Tarihi: 11.07.2020
09:34
Sineklere davul çalan bekçiler
Bütün şehir halkı evlerinde bütün eşyalarını, kap ve kacaklarını bırakıp, evlerinin kapılarını da açık bırakarak bağa giderlerdi. Şehir içinde ancak 10 adet adam bekçi olarak kalırdı. Gece kıyafetlerini giyen bekçiler, yüzlerini ve gözlerini sarıp sarmalayıp boyunlarına birer davul geçirerek sabaha dek davul çalardı ve şehri koruyup gezelerdi. Çelebi, davul çalarak sivrisinekten kurtulduklarını söylerdi. Zira ünlü seyyaha göre bu sivrisinekler neyzen gibi "sazendeydi." Bu sebeple Menemen halkı her gece sivrisineğe davul çalıyordu.
Hatta öyle ki bu durum Aydın, Saruhan, Sığla, Bursa ve Teke sancakları arasında darb-ı mesele (atasözü, deyim) dönüşmüş ve "Menemen davulu gibi öter" sözü ortaya çıkmıştı.
Seyahatname'de meyveleriyle ünlü 10 şehir
Menemen ilçesini saran sinekleri halk bir zaman sonra farklı yöntemler için kullanmaya başlamıştı. Şehrin idarecisi bir adama ceza verecek olursa bir gece elini ayağını direğe bağlayıp giderdi. Şehrin idarecisi bu yöntemle suçluları konuşturmaya çalışırdı. Nitekim sabah olduğunda sivrisinek istilaları sebebiyle adamın her yeri şişmiş bulunurdu. Suçlular bu yöntemle bütün işledikleri günahları veya suçları itiraf ederlerdi.
Menemen'i neden sivrisinekler istila etti?
Çelebi, sivrisineğin Menemen ilçesini istila etmesini şehrin yerlilerinin ağzından anlattı. Anlatılanlara göre sineklerin padişahı değirmenler tarafında bir kuyu vardı. O kuyu sivrisineklerin kaynağı sayılıyordu. Akşam olduğunda o kuyudan duman duman olup çıkan sivrisinekler şehre yayılıyordu.
Pek çok kez belde halkı bu kuyuya neft, katran, çıra, çer çöp atıp ateşe vermişse de "Nemrud ateşi gibi" göklere yükselen ateşe rağmen yine de kurtulamamışlar. Çünkü Menemen halkına göre bu sivrisinek vakasının altında bir efsane yatmaktaydı. Bu efsaneye göre Menemen' e bir gün Sultan Ahmed zamanında gönlü yaralı bir derviş gelmişti. Bir Ramazan ayında şehre gelen ve beldedeki hiçbir ev tarafından ziyareti kabul edilmeyen derviş, sabah olunca camideki cemaatle görüştü. Bu görüşmede dervişin ağzından şu cümleler çıkmıştı:
"Ey Menemen'in meleme ve uzun emele düşmüş cimri halkı. Bu zayıf kulu bir gece misafirliğe almayıp, 'Kafir de olsa zayıfa ikram ediniz' hadisi emrine uymadınız ise bu hakirin sizlere şu yadigarı olsun: Geceler hatırınız hoş olmasın. Her gece evsiz kalasınız." diyerek elindeki sivrisinek şekilli balmumunu bir kağıt ile bu kuyuya bırakmış.