Şeyh Edebali kimdir? Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihati...
Orta Asya'nın uçsuz bucaksız topraklarını aşıp Anadolu'ya yerleşen "dört yüz çadırlık bir aşiretin" kısa zamanda tarihin en önemli devleti haline gelmesindeki sır, sadece bilek ve kılıç gücünde saklı değildi. Şeyh Edebali gibi ilim ve irfan erbapları sayesinde devlet tecrübesi İslamiyet'le birleşerek yeni bir ruh kazandı. Peki, Şeyh Edebali kimdir? Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye nasihatleri nelerdi?
Giriş Tarihi: 26.10.2019
15:22
Güncelleme Tarihi: 04.02.2021
10:50
Ahilik, Anadolu'da özellikle 13. yüzyıl ile 15.yüzyıllar arasında çok etkili bir kurumdu. Anadolu'nun sosyal, ekonomik, siyasi, askeri, dini ve kültürel hayatında etkili olan Ahiler, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda da rol almışlardı. İlk Osmanlı bürokrasisinde Ahi teşkilatının üyeleri hizmet vermişlerdi.
Horasan'dan Anadolu'ya göçen Müslüman Türkmenlerin ticaret, sanat ve ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmeydi. Ünlü seyyah İbn Batuta bu zaviyelerden övgüyle bahsetmişti. Bursa'nın Ahiler sayesinde zengin ve mamur bir Osmanlı kenti olduğunu anlattı. Henüz bir uç şehri olan İznik'te de Osman Gazi'nin oğlu Orhan Bey'in gazileri yaşamaktaydı.
İlk Osmanlı kadısı ve müftüsü olan Şeyh Edebali, döneminin birçok fakihi ile görüşmüş ve onlardan ders almış, çok sayıda talebe yetiştirmişti.
Önde gelen öğrencilerinden damadı Dursun Fakih, şeyhten sonra Osmanlı Devleti'nin ikinci müftüsü ve kadısı oldu.
Prof. Dr. Halil İnalcık, fıkıh okumuş Edebali ve Tursun Fakih'in, Osmanlı uç gazi beylerinin danışmanları olduğunu söyler. Özellikle Orhan Gazi'nin devlet işlerinde, divan ve askeri teşkilatını kurumlaştırırken Şeyh Edebali'ye danışması dikkat çeker.
Osman Bey, Şeyh Edebali'nin, bir ahi adeti olan beline gaza kılıcını bağlanması ile gazi olmuş ve akınlarına başlamıştı.
Osmanlı tarihçisi Neşri, Şeyh Edebali'yi şöyle anlatır:
"Meğer Osman'ın halkı arasında bir şeyh-i aziz varidi. Edebali dirlerdi. Gayet sahib-i kemallerdendi. İlm-i rüyayı hub bilür idi. Dünyası bi-nihaye idi amma derviş siyretin tutardu. Hatta derviş deyü lakabı iderlerdi. Bir zaviye yapub ayende vü revendeye hizmet iderdi."
II. ABDÜLHAMİD TARAFINDAN TAMİR EDİLDİ
Şeyh Edebâli adına inşa edilen zaviye, Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunanlıların çıkardığı yangından sonra terk edilen eski şehrin sınırında, çevreye hâkim kayalık bir tepenin üzerinde yer alır. Osman Gazi'nin, 1326'da kendisinden üç ay önce ölen kayınpederi Şeyh Edebâli ile onun arkasından ölen eşi Mal Hatun'u halen türbelerinin bulunduğu yerlere kendi eliyle defnettiği, Orhan Gazi'nin de babasının vasiyeti uyarınca kabirlerinin üzerine birer türbe ile yanlarına bu zâviyeyi yaptırdığı bilinir.
Zaman içinde çeşitli onarımlar geçiren zaviye, son olarak 1889 yılında II. Abdülhamid tarafından tamir ettirilmişti. Cumhuriyet'in ilk yıllarında kendi haline bırakıldığından dolayı harap olan zaviye, daha sonra tamir edilmişti.
Prof. Dr. Halil İnalcık, kroniklerde Mal Hatun'u Osman Gazi'nin hanımı ve Şeyh Edebâli'nin kızı olarak kayıtlı olduğunu söyler.