Seyyahların dilinden Ayasofya
Seyahatnameler, tarihe dair önemli bilgiler edindiğimiz eserlerdir. Tarih boyunca pek çok ünlü seyyah, İstanbul'a gelmiş ve bu şehrin güzellikleri, eserleri, efsaneleri hakkında birçok bilgiyi kaleme almışlardır. İstanbul'u gören ve şehir hakkında kayıt tutan ilk kişi Müslüman seyyah Harun İbn Yahya'dır. Orta Çağ'ın en büyük seyyahı İbn Battuta, Türk ve dünya tarihinin en büyük gezgini Evliya Çelebi de Ayasofya'yı anlatan seyyahlardan bazılarıdır ve bu mabedin o günkü durumuna, tarihine ışık tutmuşlardır. Peki, Ayasofya Bizans döneminde nasıl görünüyordu? Fetih'ten önce Ayasofya'nın durumu nasıldı? Evliya Çelebi'nin Ayasofya hakkında kaleme aldığı rivayetlerde hangi bilgiler yer alıyordu?
Giriş Tarihi: 23.07.2020
09:59
Güncelleme Tarihi: 01.02.2022
11:02
FETİHTEN ÖNCE AYASOFYA’NIN DURUMU
İstanbul'u fetihten önce gören ve Ayasofya hakkında tarihe geçen bilgiler veren bir diğer seyyah, Orta Çağ'ın en büyük gezgini İbn Battuta'dır. İbn Battuta, henüz 22 yaşındayken Hac görevini ifa etmek için yola koyulmuş ve 28 yıl boyunca dünyanın çeşitli coğrafyalarına seyahat etmiştir.
Seyahatleri sırasında yolu Anadolu'ya da düşmüş; burada Orhan Gazi ile görüşmüştür. Daha sonra İstanbul'a doğru yola çıkan İbn Battuta, şehrin 14'üncü yüzyıldaki yaşantısına dair ilginç bilgiler vermiş, Ayasofya'yı detaylı bir şekilde anlatmıştır.
‘HALK ORAYA AYA SÛFİYÂ DER’
İbn Battuta, Ayasofya ile ilgili şu sözleri kaleme almıştır: "Halk oraya Aya Sûfiyâ der. Bu yapıyı Süleyman Peygamber'in Feyza oğlu Âsaf bin Barhiyâ yaptırmış söylentiye göre. Hristiyanların en büyük kilisesidir.
Her yanı duvarlarla çevrili olan bu kilise ve külliyesi küçük bir şehri andırıyor, on üç kapısı var."
‘KİLİSEDEKİ RAHİP SAYISININ BİNLERE VARDIĞI SÖYLENİYOR’
"Kilisenin ana kapısının üst tarafındaki çardakta mabedi temizleyen, kayyumluk yapan, kandilleri yakan, kapıları açıp kapatan görevliler oturuyor. Onlar İsa Peygamber'in benzerini çarmıha gerildiği haçın tahtalarından arta kalanla yapıldığı zannedilen ve bu yüzden kutsal sayılan eski bir haç önünde secde etmedikçe kimseyi kiliseye sokmazlar. (...) Bu kilisede hizmet eden rahip ve keşişlerin sayısının binlere vardığı söyleniyor."
Ayasofya külliyesinde neler bulunuyordu?
EVLİYA ÇELEBİ’NİN DİLİNDEN OSMANLI DÖNEMİNDE AYASOFYA
17'nci yüzyılda yaşayan ve dünyanın en büyük seyyahı kabul edilen Evliya Çelebi, seyahatnamesinin ilk cildini, "Yeryüzünde benzeri yoktur" diye tanımladığı İstanbul'a ayırmıştır. İstanbul'un isminin nereden geldiğini, tarihi yapılarını, surlarını, semtlerini, kapılarını, dikili taşlarını, karada ve denizde bulunan tılsımlarını, mesire yerlerini, bağlarını, bahçelerini, madenlerini, sularını anlatan Evliya Çelebi, eserinde İstanbul'un kuruluş efsanelerine de yer vermiştir.
Seyahatnamesinde, İstanbul'u Hz. Süleyman'ın kurduğunu anlatan Evliya Çelebi, Hz. Süleyman'ın, dünyanın dört bir köşesini gezerken tahtını Sarayburnu'nda durdurduğunu ve orada bir ibadethane yaptırdığını, "Dünya durdukça mamur ve şenlik ola" diye dua ettiğini aktarmıştır.
AYASOFYA ADI NEREDEN GELİYOR?
Evliya Çelebi, Ayasofya'nın nasıl inşa edildiğini, bazı efsanelerden, rivayetlerden, dinlediklerinden, okuduklarından ve gözlemlerinden yola çıkarak şöyle kaleme almıştır:
"Hazreti Adem'in gökten yere inişinden 5 bin 52 sene sonra kenti yönetmeye başlayan Madyan oğlu Yanko'nun torunlarından Kral Vizendon, İstanbul'u yedinci defa onardı, dünyayı kıymetlendiren hükümdar oldu. Vizendon'un Sofya'da doğan kızına, Aya-Sofya adı verildi. Aya-Sofya, babasının İstanbul'un dört bir tarafını yeniden yaptırdığını işitince 2 milyonluk hazine ile yanına geldi."
Evliya Çelebi, Hz. Süleyman'ın yaptığı ibadethane genişletilirken bir adamın gelip "Bunun bütün lüzumlu şeylerini ve malzemesini benden alın ve şu biçimde bir mabed yapın" diyerek Ayasofya'nın yapılması için gerekli temel bilgileri öğrettiğini dile getirmiştir.