Sultan Abdülaziz nasıl katledildi?
Sultan Abdülaziz, milletine üstün hizmetler sağlamış, orduyu dönemin en modern silahlarıyla donatarak dünyanın ikinci büyük donanması haline getirmiş bir padişahtı. Bu hizmetleri nedeniyle hedef haline geleceğini ise tahmin bile edemezdi. Abdülaziz, İngiltere ve Mason Localarının devlet içindeki muhaliflere verdiği destekle, tahttan hâl' edildi. Birkaç gün sonra ise odasında bilek damarları kesilmiş olarak ölü bulundu. Peki, masonik darbe ile tahttan indirilen Sultan Abdülaziz nasıl katledildi? Kızı Nazime Sultan, şahit olduğu bu hain komployu nasıl anlattı?
Giriş Tarihi: 15.11.2019
15:03
Güncelleme Tarihi: 11.01.2020
11:36
ABDÜLAZİZ’İN KATLİNİN ŞAHİDİ: NÂZİME SULTAN
Padişahın katledilmesine şahit olan Sultan Abdülaziz'in kızı Nâzime Sultan ise gördüklerini, 1940'lı yıllarda Beyrut'ta yaşadığı sırada, yeğeni ile evli olması hasebiyle akrabalığı da olan Adil Sulh isminde bir ilim insanına anlatmıştı.
Onun da oğlu Munah Sulh, babasından intikal eden bu vesika ve bilgileri o zaman tarihçi-yazar olan Halid Ziyâde'ye vererek El-Hayat Gazetesi'nde "Osmanlı Sultanı Abdülaziz'in vefatındaki esrar kızının şahitliği ile dağılıyor" başlığıyla makale olarak yayınlatmıştı.
‘BEN BABAMIN ÖLDÜRÜLÜŞÜNE GÖZLERİMLE ŞAHİT OLDUM’
Makalenin bu konu ile ilgili kısımlarından Nâzime Sultan'ın anlattıklarının tercümesi şöyle:
"Kuşkusuz, babamın intihar ederek vefat ettiğine hükmedenler aldatıcılardır. Ben babamın öldürülüşüne bizzat kendi gözlerimle şahit oldum. Gördüklerim şundan ibarettir:
Bir gün babam sarayın salonlarından birinde oturuyordu. Ben de hemen yanı başında idim. O zaman on yaşında idim. Birden yanımıza pehlivan gibi sekiz adam girdi. Kuvvetli ve kötü niyetli oldukları belli oluyordu. Babam onları görünce kötü niyetli olduklarını anladı. Kurtulmaya çalışarak ayağa kalktı.
‘KOMPLOCULAR SEYYAR MERDİVENİ KALDIRMIŞLARDI’
Adamlar ilerlemeye başladılar. Bir taraftan da babamdan gelecek bir mukavemete karşı ihtiyatla hareket ediyorlardı. Babam büyük cüsseli, sağlam bünyeli ve güçlü pehlivanlardandı. Birkaç oyuna getirme teşebbüsünden sonra babam adamlardan uzaklaşarak sarayın bir üst katına çıkaran seyyar merdivenin olduğu yere ulaşmayı başardı.
Ancak oraya varınca şaşırdı kaldı. Çünkü merdiven yerinde yoktu. İhtiyat olsun diye komplocular onu kaldırmışlardı. Sonra durdu ve yüksek bir sesle haykırdı:
"Burada merdiven vardı. Kim aldı?" bu soruyu tekrar tekrar sordu. Telaşla sarayın salonlarında dolaşmaya başladı. Adamlar da arkasından onu takip ediyorlardı. Gördüğüm bu sahne beni korkuttu.
‘KAN KAYBEDİNCEYE KADAR ÜZERİNDEN İNMEDİLER’
Kapılardan birinin örtüsünü kendime siper ederek olup biteni izlemeye başladım. Nihayet adamlar babamın şiddetli mukavemetinden sonra onu bir köşede sıkıştırarak ele geçirdiler. Sonra sırt üstü yere yatırdılar.
İkisi sağ koluna, ikisi sol koluna, ikisi sağ ayağına, ikisi sol ayağına oturdular. İçlerinden biri bir ustura ile iki elinin atardamarlarını kesti. Çok kan kaybedinceye kadar üzerinden inmediler. Babam bu hal üzere ruhunu teslim etti. Sonra onu pencerelerden birinin perdesine sardılar. Girişte olan karakola götürdüler.
‘ORDUYU DÜNYANIN İKİNCİ ORDUSU HALİNE GETİRMİŞTİ’
Mithat Paşa da orada idi. Babama karşı niyetlerinin kötü olduğu baştan belli idi. Zira babam hâl' edildikten sonra münadileri mahallelere gönderip "Sultan Abdülaziz öldü. Sultan Murad onun yerine geçti" diye nida ettirdiler.
Ben babamın hükümlerinde hatasız olduğunu iddia etmiyorum. Zira hata yapmayan ancak Allahu Teâlâ'dır. Fakat şunu kati olarak ifade edebilirim ki babam, ülkesinin sadık bir hizmetkârı idi. Milleti için çok şeyler yaptı. Orduyu kuvvetlendirdi. Osmanlı donanmasını dünyanın ikinci donanması yaptı.