Sultan Abdülhamid’in arşivinden fotoğraflarla Hicaz Demir Yolu
II. Abdülhamid'in yıllarca düşlediği Hicaz Demir Yolu, İslam topraklarını birbirine bağlayan Osmanlı'nın son büyük projesiydi. Bu sayede sultan, askeri deha olduğunu bir kez daha ispatladı. Bütün İslam aleminin büyük fedakarlık göstererek hayata geçirdiği demir yolunun yapımı sırasında II. Abdülhamid büyük maddi destek sağladı; Hindistan, Mısır, Rusya, Fas, Singapur, Güney Afrika, Tunus, Cezayir ve Amerika gibi ülkelerden de bağışlar geldi. Hicaz Demir Yolu, vakıf müessesesi olarak dünyada, devlet tarafından yaptırılan tek ulaşım yatırımıydı. Sizler için Sultan Abdülhamid'in arşivinden İstanbul'dan kutsal topraklara uzanan Hicaz Demiryolu'nun fotoğraflarını derledik.
Giriş Tarihi: 17.09.2020
08:16
Güncelleme Tarihi: 17.09.2020
08:52
Osmanlı vatandaşları dışında başta Hindistan, Mısır, Rusya ve Fas Müslümanları olmak üzere Endonezya'dan, Singapur'dan, Güney Afrika'dan, Avrupa'daki bazı İslam cemiyetlerinden, Tunus, Cezayir, hatta ABD'den bağışlar geldi. Fas ve Buhara emiri, İran şahı gibi Müslüman devlet idarecilerinden de yardımlar yapıldı.
Bu geniş katılım, Hicaz Demir Yolu projesinin bütün dünya Müslümanlarınca benimsendiğinin bir işaretiydi. II. Abdülhamid, teşvik için 5 ila 50 altın arasında bağış yapanlara nikel, 50 ila 100 altın arasında bağış yapanlara gümüş ve 100 altından fazla bağış yapanlara da altın madalyalar takdim etti.
🚊
İnşaatın ilerlemesiyle artan masraflar için iane pulları, kartpostallar, cüzdanlar, çıkarılıp, kurban derileri satıldı. Ayrıca çeşitli harç ve vergiler konulup bazı madenlerin işletme imtiyazları Hicaz Demir Yolu Komisyon-ı Alisi'ne verildi. Böylece başarılı bir mali yönetim sonucu 1900-1908 yılları arasındaki inşaatın gelirleri giderlerinden fazla olarak gerçekleşti.
🚊
Hicaz Demir Yolu'nun yapımına 1900 yılında Şam'da başlandı . Teknik işlerinin idaresi 1901'de Alman mühendisi Meissner'e verildi. Onunla birlikte 17'si Türk ve diğer milletlerden toplam 43 mühendis çalışıyordu. İnşaat ilerledikçe Avrupalı mühendislerin sayısı azalırken Osmanlı mühendislerinin sayısı arttı ve edindikleri tecrübe sayesinde kutsal topraklardaki inşaatı tamamen Müslüman mühendisler gerçekleştirdi. Bölgedeki Osmanlı askerlerinin önemli kısmı burada işçi olarak görev aldı. İnşaatta çalışan erlere de işleri karşılığı belirli bir ücret veriliyor, ayrıca terhisleri erken yapılıyordu. Bazı askerler, tezkereleri gelmesine rağmen işi bırakmayarak Medine'ye kadar rayları döşemekte kararlıydı.
🚊
Osmanlı mühendislik tarihinin ilk Boğaz köprüsü çalışması
Demir yolu halkın da gayretiyle hızla ilerledi. Projede görevli mühendislerden biri olan Auler Paşa, halkın karşılamasını şu cümlelerle aktardı: "Yüz binden fazla erkek, kadın ve çocuk set çekilmiş dalgalı bir deniz gibi yolun iki tarafını doldurmuşlardı ve zaman zaman askerlerin teşkil ettiği çemberi aşıyorlardı. Art arda kadınların sevinç bağrışmalarının eşlik ettiği erkeklerin "Allâh yansur sultânenâ" sesleri duyuluyordu ."
II. Abdülhamid büyük bir incelik örneği göstererek, mukaddes topraklarda gürültülü çalışılmamasını, Peygamber Efendimizin (sav) yüce ruhaniyetini rahatsız etmemesini istedi. Medine-i Münevvere'nin 20 kilometre yakınına gelindiğinde rayların altına keçe döşenerek çalışmalar devam ettirildi. Çalışmalar süresince bölgede sesiz lokomotifler kullanılmasına özen gösterildi.
🚊
Demir yolu inşaatına Şam-Der'a arasında başlandı ve 1903'te Amman'a, 1904'te Maan'a ulaşıldı. Maan'dan Akabe Körfezi'ne bir şube hattı döşenerek Kızıldeniz'e çıkmak istendi. Demir yolunun Kızıldeniz'e ulaşması ile gerektiğinde asker ve silah sevkiyatı kolaylaşacağından bu kıyıların savunma gücü artacaktı. Ancak Osmanlı Devleti ile Mısır arasında 1906'da beliren sınır anlaşmazlığı konusunda bölgedeki gücünü tehlikeye düşürmek istemeyen İngiltere'nin, Mısır lehinde girişimlerde bulunması üzerine hattın inşasından vazgeçildi.
🚊
İngiltere ve Fransa'nın büyük mücadelesi: Süveyş Kanalı