Sultan Abdülhamid’in Hırka-i Saadet’i ziyaret günleri
Sultan II. Abdülhamid Han'ın kızı Şadiye Osmanoğlu hatıralarında, babasının Yıldız Sarayı'ndaki Ramazan ve Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet dairesi ziyaret günlerini hasretle anlatıyor. İşte kızının kaleminden Sultan II. Abdülhamid'in Ramazan hassasiyeti…
Giriş Tarihi: 11.05.2019
09:07
Güncelleme Tarihi: 11.05.2019
09:33
Resul-i Ekrem'in ashabından Kâ'b b. Züheyr'e hediye ettiği hırka olup bugün Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir. Yaygın olarak "hırka-i saâdet " adıyla anılan bu hırkadan (bürd, bürde) başka Hz. Peygamber'in Veysel Karanî'ye verilmesini vasiyet ettiği söylenen bir hırka daha vardır. İstanbul-Fatih'te bulunduğu camiye de adını veren bu hırkaya ise "hırka-i şerif" denilmektedir. Ancak tarihî kaynaklarda her iki ismin birbirinin yerine kullanıldığı da görülmektedir.
SULTAN ABDÜLHAMİD’İN HIRKA-İ SAADET’İ ZİYARET GÜNLERİ
Topkapı Sarayı Has Oda'da hırka-i saâdetin muhafaza edildiği gümüş şebeke ve altın sanduka – Fatih / İstanbul
Sultan II. Abdülhamid Han'ın kızı Şadiye Osmanoğlu, hatıralarında, Babasının Yıldız sarayındaki ramazan ve Topkapı sarayındaki Hırka-i Saadet dairesi ziyaret günlerini hasretle anlatıyor:
"Babam sıhhatli bir erkekti, sağlam bir bünyesi ve idmanlı bir vücudu vardı, küçüklüğümde onun bir defa hastalandığını hatırlarım. Çok az uyurdu. Şafaktan önce kalkardı, beş vakit namazını kılar, daima ''Kur'an-ı Kerim'' ve ''Buhari-i Şerif''i okudu. Dindar, Allah'ına bağlı, büyük bir Müslüman idi. Abdestsiz yere basmazdı. Çok çalışkandı.
Hırka-i şerif
Ramazan aylarında her dairede ayrı ayrı bir imam, iki müezzin ve iki harem ağasının refakatiyle teravih namazı kılınırdı. Teravihi takiben imam ve müezzinlere buzlu şerbetler ikram edilirdi. Babam teravih namazını, hususi dairesinin bitişiğindeki köşkte, ulema ve müezzinlerin refakatinde kılardı.
Erkek evlatları ve bazen de amcalarımız cemaatine dahil olurlar ve namazdan sonra sohbet yapılırdı. Damatları ve biraderlerimi, babam sık sık iftara davet eder, yemekten sonra ''diş kirası'' adını taşıyan zengin keseleri ihsan ederdi.
Topkapı Sarayı'nda Hırka-i Saâdet Dairesi'nin revaklı ön cephesi
Senede bir defa, Ramazan ayında Hanedanın "Hırka-i Saadet"'i ziyaret günü vardı. Peygamber Efendimizin şahsi eşyalarını ihtiva eden mukaddes emanetler, Topkapı Sarayı'ndaki hususi dairede büyük bir ihtimamla muhafaza edilirdi.
Bu ziyaret mühim dini geleneklerimizden biriydi. O gün erken kalkardık, arabalarımızla Topkapı Sarayı'na giderdik. Saraydaki özel dairelerinde Padişah amcalarımızdan kalmış, çok ihtiyar ve emektar saray kadınlarını görürdük. Onlar Hırka-i Saadet'in muhafaza edildiği bu yerde, ömürlerinin son günlerini ibadet ve dua ile geçirirlerdi.
Bizleri görünce bir anne gibi severler, sevinirler, her birimizi şefkatle kucaklarlardı. Biz de onların okşayışlarına kendimizi aynı duygularla bırakırdık.
Hırka-i Saadet dairesinde babama mahsus bir mahal vardı, burada bir masa üzerinde, sımalı kat kat bohçalara sarılmış, Peygamber Efendimize ait en mühim mukaddes emanet bulunurdu. Büyük hatlarla yazılmış Kur'an-ı Kerim ayetleri ile işlemeli bir örtü yarı açık şekilde bu masanın üzerine serilmiş dururdu.